bir yerden bir yere gidişlerimiz hep onun sayesindedir. tarihin en büyük yol yapıcısı hitler ya da rte değildir. romadır. işte bu nedenle bütün yollar roma'ya çıkar. antik dönemde rastlayacağınız her düzgün yolun bir ucunda roma vardır. bu sayede ordularını süratle ve fazla hırpalanmadan nakledebilmiş, hızla yayılmış, yayıldığı alandaki bütün değerli mallar ve ürünler dünya şehri roma'ya taşınmıştır.
takip edildiğinde ulaşılmak istenene götüren hat, güzergah veya yöntem.
kimi zaman gül bahçesi gibi görünen, kimi zaman dikenlerle, ayağımıza dolanan taşlar veya düşmemize neden olan çukurlarla dolu... eğimi fazla olan ise gidilmesi en güç olanı.
bir kaç cümle öncesinde bahsettiklerim bir şekilde aşılır. ya başkalarının bıraktığı izleri takip ederek gidilen yol? hiç özgür olamamış irade, kendi arayışında, özgünleşememiş karakter... hep başkalarının gölgesinde, taklit düşüncelerde yok olanlar...Yol kadar Yolcu da önemli elbet; gezgin olmalı. gezgin olma hali, kişinin ait olacağı yeri kendisinin bulacağını bilmesidir. Yolculuk ruhun yeniden doğuşu, bambaşka kişiye dönüşme halidir.
yürümeyen ilişkide, kendisine uymayan fikirlerde, sevilmeyen işte saplanmak tutsaklık ve tutsaklık başa bela. sonuçsa güdülmek.
hep hatırlanmalı ki gün ışığıyla başlayan her sabah, umut ve macera dolu yeni yolumuz. Yürürken edindiğimiz birikimlerimizle yoğrulup neye dönüşmek istediğimize karar verecek olan biziz. yeter ki görmeyi ve farketmeyi öğrenelim.