Geçmişte cemaatin ipliğini pazara çıkartıyor diye (bkz: dokunan yanar) şimdilerde ise cemaatçi, terör örgütü propagandası yapıyor diye hapse atılan gazeteci / yazar.
(bkz: paralel yürüdük biz bu yollarda)
bu adam hakkındaki görüşlerimi bir türlü oturtamıyor, netleştiremiyorum.
bu ülkede artık hiç gazeteci kalmadığını düşündüğüm için, birilerine gazeteci demek bana zor geliyor.
"bazen gazeteci işte daha ne olsun" duygusu uyanıyor değerlendirirken ama içim hiç rahat olmuyor, hep bir parazit rahatsızlık veriyor bana, her ne kadar rahatsızlığın sebebini çözemesem de. kim bilir belkide benim farkına bile varmadığım önyargılarımdır.
gerçi kimin umurunda benim değerlendirmem, adam buradaki bir kaç değerlendirmeyi çok mu umursuyor sanki.
Genel seçimlerde içinde bulunduğu ittifak ortağına sallayıp durdu, sonra çıkıp özür diledi. Partisi de özür dilemişti. Böyle olunca insan bu tiplerin konuşmalarında önceki dönemlerde hissettiği samimiyeti hissedemiyor.
Ardından parti olarak gökhan zan başta olmak üzere birçok seçim bölgesinde partinin kuruluşu zamanını bir kenara bırakın en ufak bedel ödememiş insanlara yerel yönetim adaylığı götürmeleri bendeki tüm türkiye işçi partisi resmini karartmıştır.
İşte ahmet şık da bu resmin ete kemiğe bürünmüş halidir.
işçi partisi içinde yaşayıp da işçilerin hakkını savunduğunu görmediğim birkaç insandan birisidir. işçi bayramı geçti, ne değiştirmek için uğraştınız? o gün pempiş solcu takılıp mv maaşlarını alıp çekildiniz kenara.