1. 'ın güzel olan her şeyin peşinden gitmelisiniz, sevdiğiniz şeyler için uğraşın düsturunu aşıladığı kendisi kadar güzel filmi.


    -- spoiler --


    o captain! my captain! our fearful trip is done,
    the ship has weathered every rack, the prize we sought is won,
    the port is near, the bells i hear, the people all exulting,
    while follow eyes the steady keel, the vessel grim and daring;
    but o heart! heart! heart!
    o the bleeding drops of red,
    where on the deck my captain lies,
    fallen cold and dead.

    o captain! my captain! rise up and hear the bells;
    rise up--for you the flag is flung--for you the bugle trills,
    for you bouquets and ribboned wreaths--for you the shores accrowding,
    for you they call, the swaying mass, their eager faces turning;
    here captain! dear father!
    this arm beneath your head!
    it is some dream that on the deck
    you've fallen cold and dead.

    my captain does not answer, his lips are pale and still,
    my father does not feel my arm, he has no pulse nor will,
    the ship is anchored safe and sound, its voyage closed and done,
    from fearful trip the victor ship comes in with object won;
    exult o shores, and ring o bells!
    but i, with mournful tread,
    walk the deck my captain lies,
    fallen cold and dead.


    -- spoiler --
    #6602 thedirector | 8 yıl önce
    0film 
  2. edebiyat öğretmeni john keating rolündeki 'ın sınıfta öğrencilere "şiir" hakkında şu cümleleri söylediği sahne aklıma bir mıh gibi saplı kalmış 1989 yapımı harika film:

    kim ne derse desin, dünyayı kelimeler ve fikirler değiştirebilir. bay pitts'in (öğrencilerden biri) gözlerinde garip bir bakış görüyorum. "19 yüzyıl edebiyatının işletme veya tıp fakültesiyle ne ilgisi var?" der gibi bakıyor. değil mi? olabilir. siz de ona katılıyor olabilirsiniz bay hopkins (diğer bir öğrenci). evet, "bay pritchard'ı çalışalım (edebiyatçı) kafiye ve vezin öğrenip başka emellere ulaşma peşinden koşalım" diye düşünüyor olabilirsiniz. size bir sır vereceğim, toplanın. toplanın! şiiri cici olduğu için değil insan ırkının birer mensubu olduğumuz için yazıp okuruz. ve insan ırkı, tutku doludur. tıp, hukuk, işletme, mühendislik... bunlar asil meşgalelerdir ve hayatı sürdürmek için gereklidir. ama şiir, güzellik, romantizm, aşk... bunlar, hayatı uğruna sürdürdüğümüz şeylerdir. whitman (şair) der ki: sürekli yinelenen sorularla yaşayan ben. sonsuz vefasızlık trenlerinde yaşayan ben. ahmaklarla dolu şehirlerde yaşayan ben. bunlardan hangisi daha iyi, ben mi yoksa hayat mı? cevap: senin burada olman. hayatın varoluşu ve kimlik. güçlü oyunun devam etmesi ve siz de bir dörtlüğüne katkıda bulunabilirsiniz. güçlü oyunun devam etmesi ve siz de bir dörtlüğüne katkıda bulunabilirsiniz. sizin dörtlüğünüz ne olurdu?
    0film 
  3. ölü ozanlar derneği olarak türkçe'ye çevrilmiş olan robin williams'ın unutulmaz filmlerinden biri.

    "o captain! my captain!" ve "carpe diem" sözleri dillere pelesenk olmuştu zamanında.. öğrencilerin okul sıralarının tepesine çıktığı sahne klasikler arasına girmiştir. etkileyici bi hikaye. öğrencilerine sorgulamayı, özgür iradeyi öğreten idealist bir öğretmenin hikayesi.

    kitabını her okuduğumda ve filmi her izlediğimde ağlamışımdır, tutamıyorum kendimi naapıyım.
    #30118 morgase | 8 yıl önce (  7 yıl önce)
    0film 
  4. çocukluğumda izlediğim ve okuldan kaçıp emirgan korusu'nda beni kitaplara daldıran filmdir. her şey o'ndan sonra başladı. :)
    1989 yapımıdır ve kitaptan uyarlamadır.

    "amerikan sineması, özellikle hollywood hiç etkilemez beni." diyebilirdim. eğer bu film olmasaydı.

    sonralardan keşfettiğim ve iliklerime işlediğim attila ilhan'ın mahlasının kaptan olmasını tesadüf saymadım hiç.
    o'nu kaptanım saydım.

    robin williams'e kusursuz saygı duymamı sağlayan filmdir ayrıca.

    o captain, my captain!
    youtu.be/...
    #111535 Tukenmekte olan kisi | 6 yıl önce
    0film 
  5. Seyrettigim donem hayati bir kere daha bana sorgulatmis film.

    Baski yapan babada da kendimi goruyordum, badkidan intihar eden cocuktada... hocada da.

    Sonra zaten o donemlerden sonra bir turlu tutmadi götümün ayari... hic babamin istedigi bir adam olamadim... bohem bir insan cikti ortaya.
    Oyle de bir islemis ki ruhuma, ne ben sokup atabildim ne de insanlarin bana bakisi degisti.

    Ama cocuguma ozellikle de seyrettirirdim bu filmi. The wall'ın film hali.
    #111583 timoteus | 6 yıl önce
    0film 
  6. Kelimeleri kalbimden çıkartıp yazmam gerekiyor bu filme dair, kalbimi gösterebilmeyi tercih ederdim. Açılış sahnesi bir törenle, tören daha nizami yapılabilirdi diye düşünmüştüm. Ama baskının öğrencileri bezdirdiğini göstermek istedikleri için o şekilde çekildiğini düşünüyorum.
    Eğitim hayatımız için çok önemli. Filmde öğrencilerine güvenen ve onlara ilham veren bir öğretmeni ve kendilerini keşfeden öğrencileri görüyoruz.
    Tekrar tekrar nasıl bir eğitim sorusunu düşünüyorum. Parası olmayanların niteliksiz eğitimsi ile harcanması, ayrıcalıklıların ailelerinin hırsları için itilmeleri. Her halükarda kendini ve bir başkasını anlaması engellenen insanlar. Kendi lise hayatımı düşünüyorum, çok bastırıldık, itiraz eden anarşist diye dışlanırdı :d
    Çok daha iyisini hak ediyoruz. Yaşınız kaç olursa olsun bazı şeyleri fark ettiğiniz zaman benden geçti deyip bırakmayın. Yaşıyorken yaşıyoruz. Öldüğümüzde ölmüş olacağız. O sebeple kendinizi itildiğiniz köşelerden çıkarın.
    Harika bir filmdi.
    #274335 despered | 3 yıl önce
    0film 
  7. robin williams'ın başrol oynadığı, hayatımdan 2 saati çalmış götürmüş film. of allahım, lince gelecekler, elleriniz dert görmesin şimdiden ama çok salaktı ya bu film. fındık fıstık fırlatmıştım ekrana.

    -- spoiler --


    ya deli olursunuz, intihar sebebine bak. neymiş babası aktör olmasına izin vermemiş, asker olsun mu ne istiyormuş. e baba haklı. git adam gibi paranı kazan, elin ekmek tutsun, sonra ne yaparsan yap gibi değil tabi (: yahu sahneye çıkmışsın baban da yakalamış. sert adam ama iyiliğini isteyen de adam. söz verirsin babana, bir daha böyle şeyler yapmayacağına, bitirirsin okulunu. bir yandan babanın gözünü boyayacak bir meslek edinir gibi yaparken bir yandan hayalini kovalarsın. allah aşkına kaçımızın anası babası hayat tercihlerini onaylar. babam benim 18 yaşımda sevişmeye başladığımı bilse (ki geldim 36 yaşına, evlendim barklandım) bugün beyin kanaması geçirir. baba izni olmadan sikiş bile dönmüyor canına yandığımın dünyasında, veledin derdine bak, aktör olamamış. gel ortadoğuda kadın ol da gör ebeninkini, bi daha böyle şımarık intiharlar edebiliyor musun amerikan bebesi seni. sinirlendim. ya geçen gün bir hocam et yemeyen insan sinirlenmez, sakin olur falan diyordu, sen de siktir git hoca. 17 yıldır hayvan yemiyorum, kurgusal karakter dövücem neredeyse. biraz daha zeki ve cesur olsam dexter olurdum bence.

    neyse hocayla kurulan ilişkiler falan iyiydi o kısımlar hatırladığım kadarıyla ama çok da hatırlamıyorum, hayatımdan 2 saati daha bu film için yakamam. zaten biyokimya çalışmam lazım. bye.


    -- spoiler --



    #274341 istenc | 3 yıl önce
    5film 
  8. akımının gözbebeği ürünlerden biridir.

    Kendisine birçok filmde, dizide, şovda atıf yapılması bir yana, kendisine adlı bir kitap da adıyla selam çakmıştır.

    İçindeki "oh captain, my captain" mısralı şiir, tarafından "oy reis, koca reis" diye çevrilmiştir ki çeviride bayıldığım bir örneğidir.

    Gençken izlediğimde beğenmiştim, bu yaşta muhtemelen gençliğin buhranlarından uzakta aynı keyifle izleyemem.
    #274342 taro | 3 yıl önce
    0film