İşin sahibi, yanında çalıştırdığı işçilere maaş veren kimse. Nasıl ki kötü komşu ev sahibi yapar, kötü patron da iş sahibi yapar. Karakter gelişimi ciddi manada sorunlu ilerlemiş insanlarla dolu canım ülkemde de çoğu maaşlı çalışanın iş kurmak istemesinin sebebi de tam olarak budur aslında.
İşveren, işten çıkaran. Babacan, puşt. Duruma göre.
Ülkemizde iş bulmanın mı donanımlı insan bulmanın mı zorluğundandır bilemiyorum ama patronları 'bir şey' zannediyoruz. Yani şöyle diyeyim, bir influencer'ın parayı forkliftle kaldırmasına karşın hiçbir yetkinliğini olmadığının görüldüğü an vardır ya, patronda o anı görmek de benzer hislerin çeşmesini açar. Patron elbette ana babadan kalma parasıyla taş atmadan kol yormadan köşeyi drift yapa yapa dönüyor olabilir. Veya ülkenin mevcut kısa yoldan yolunu bulma yöntemlerinin köpeği olmuş olabilir. Yine de patronsa patronluğunu bilecek ve "sucuklu yumurtanın İngilizcesi neydi yaa" seviyesinde bir vasatlıkla aynı meslekten olmanıza rağmen yaptığınız en basit işlerden bihaber olduğunu belli etmeyecek. belli ederse, patronun patron oluşunun oluşturduğu kalifiye insan, donanımlı kişi, tecrübesi şıngır şıngır etiketleri cırt diye çıkıverir. o andan itibaren zaten iş hayatına girdiğiniz andan itibaren yerlerde olan motivasyonunuz sıfırlanır, "bu bidonun pipimsonik işlerine koşup kuş kadar maaş alıyoruz" gibi cümleler dudaklarda dolanır.
evet, objektif bir girdi olmadığı gibi bu girdiyle herhangi bir bilgi verme amacım da yok. işi gücü olmuş veya olan insanlarsınız. hatta belki de patronlar vardır aramızda, bilemem.
patrondan çok sevmediğim bir şey varsa o da patron yalakasıdır.