Argo, gora, arog... sürekli bizleri küfür işe güldüren seviyesiz komedyen cem yılmaz'ın filmlerinde bu isimleri seçmesi tesadüf değil. Cerrahpaşa'daki goralı tostçusundan etkilendiğini söylese de bizim komplocular buna ancak güleriz.
anlamı "küfürle veya küfürlü konuşma" ile karıştırılan sözcük.
argo "senin amuğa gorum!" demek değildir. birisine mesela "dümbelek" demektir. yabancı birisinin hangi dilde olursa olsun, o kelimeyi anlamayacağı kullanımdır.
gerçek bir hikaye olduğu için gerilimi, heyecanı izlerken kat be kat artan 2012 yapımı ben affleck filmi. gene gerçek bir hikayeye dayandığı için, amerikan propagandası, kahramanlık hikayesi vs. eleştirilerine az biraz kulak tıkanması gereken de bir film izlerken. işi zaten kahramanlık yapmak olan bir adam var olayın başında neticesinde.
film, 1980 'de iran 'daki amerikan büyükelçiliğine düzenlenen saldırıdan kaçarak, kanada büyükelçisinin evine sığınmış 6 amerikalının, iran 'dan çıkarılması için düzenlenen operasyonu anlatmakta. bu arada elçilik çalışanlarının geri kalanı da rehin alınmıştır ve iran, amerika 'ya kaçan şahın geri verilmesini istemektedir. amerika 'da işi çözmesi için rehine kurtarma işlerinde deneyimli tony mendez 'i görevlendirir...
burada, filmin başlarında geçen bir diyaloğu iliştirmek istiyorum girdiye;
-şah'ı ülkeden gönderene kadar geri çekilmeyecekler. -o zaman uçağa koyup gönderin, adamı siktir edin! -adam zaten yarı ölü, kemoterapi görüyor. -onu ülkeye biz aldık, sorumluluğu bizde. -harika! her kanserli şerefsizi ülkeye mi alıyoruz? -sadece bizden yana olanları. böylece başa geçirdiğimiz tüm bu şerefsizler alaşağı edildiklerinde boğazlarının mısırlı bir deve baytarı tarafından kesilmeyeceğini bilirler.
ben, bu tip filmlerin, böylesine kör göze parmak tespitlerini çok seviyorum. bir anda kafanızda ampul yanmasını, bildiklerinizi hatırlamanızı sağlıyorlar. argo 'da, hem bu tespiti ile, hem cia 'in hollywood içindeki etkinliğine dair verdiği ipuçlarıyla ufak tefek ışıklar yakıyor kafada ve izlerken keyifli detaylar veriyor aslında... ---------------- argo; en iyi film, en iyi uyarlama senaryo ve en iyi kurgu dallarında oscar almış bir film. kurgusu bence kusursuz. bir saniye bile teklemeyen, kafanızda soru işareti bırakmayan, yağ gibi akan bir film ve gerilim sürekli en yüksek noktada. öyleki, bazı sahnelerde nefesinizi tutabiliyorsunuz dahi. misal: iranlılar, kanada büyükelçisinin evine amerikalılar hakkında bilgi almak için geldiklerinde, evin iranlı göevlisi sahar 'ın amerikalıları satıp satmayacağını, ekmeğini yediği insanları! ele verip vermeyeceğini görmek için beklerken nefesinizi tutuyorsunuz...ha keza filmin sonuda aynı şekilde. basit bir anonsun gelmesini beklerken ekran karşısında, nefes alıp veremiyorsunuz bile...
sonuç olarak argo iyi bir film. hatta kazandığı sene oscar heykelciği için yarıştığı filmlerin de tümünden daha iyi bir film bence. ben affleck 'in sinema dili, the town 'da olduğu gibi son derece güçlü, şatafattan uzak, gerçekçi ve taşlar yerli yerinde, rahatsız edici hiçbir unsur yok.
"aynı uğraş alanındaki insanların, kullanılan ortak, genel dilden ayrı olarak, benimseyip kullandıkları, herkesçe anlaşılamayan, kendilerine özgü sözcük ve deyimlerin yer aldığı özel dil ve bu dili oluşturan sözcüklerin tümü" şeklinde tanımlanmış olduğundan o dilin içerisinde asalak olarak bulunan ayrı bir dildir. Sanıldığının aksine argo küfürlü konuşma değildir. Argo yerel olarak belli bir grup tarafından kullanılan ve asıl amacı grup dışı insanların iletişimi takip edememesi olan iletişim dilidir. Örneğin hırsızlar arasında yaygın olarak kullanılan "aynasız" kelimesi polisi tanımlamak için kullanılmıştır. Fakat bugün bu kelimeyi herkes bildiğinden artık argo olarak tanımlanamaz. Eğitimde kullanılan "beşkardeş", "inek" gibi kelimelerde zamanının argo sözcükleriydi. Bununla ilgili bir akademik çalışma okumuştum zamanında, bulursam burayı editlerim. Onun yerine şimdilik MFÖ'nün argo denemesi olan "anında görüntü" şarkısının linkini bırakayım.
Edit: Valla aramaya üşenmeyeyim dedim ama dergipark'ta argo kelimesi ile arama yaptığımda yüzden fazla akademik çalışma çıktı karşıma, dileyen bu yöntemle ilgilendiği makaleyi okuyabilir. Ögrenciler için link
hulki aktunç'un "dilin gizli örgütü" ve "etik azınlıkla etnik azınlığı dilde buluşturan öge" olarak tanımladığı gizli dil. zamanında sadece hırsız ve düşkünlerin diliyken, yüz yıllar içinde jargona dönüşmüş, meslek gruplarının kendi aralarında anlaşma yöntemi haline gelmiştir.
aktunç'un ilk baskısı 1990'da yapılmış büyük argo sözlüğü var. adı değiştirilerek "türkçenin büyük argo sözlüğü" olarak da karşınıza çıkabilir. geçen podcastte bu konuyu enine boyuna işledik, gırla da not almıştım. kaybolmasın, müthiş örneklerini şuraya iliştireyim:
- alafranganın bebesi: muhallebi çocuğu (genellikle esnaf ağzında kullanılıyormuş). - bıravlamak: kaçmak, sıvışmak, ortadan kaybolmak (kökü bırava; o da yürümek, gitmek anlamlarına geliyormuş). - bıyıklıya piyaz vermek: kolluk kuvvetleriyle arasını iyi tutmak, rüşvet vermek (bıyıklının piyaz yemesi ve kimin bıyıklı kimin piyaz yemesi gereken olduğu şeklinde değerlendirme yaparsanız, işin içinden çıkamıyorsunuz, denemeyin bence). - çantacı: eşkıyanın sağ kolu, yardımcısı (ilk duyduğunda "minimal hırsız" olarak düşünüyor insan ama eşkıyanın yanındaki eşyaları, giysileri taşıması için verdiği yardımcısı olarak bilince "hee" diyorsunuz). - çomar: yaşlı, düşkün, yaşlı meyhaneci (son 20 yılın argoda en yanlış bilinen kelimesi olabilir. kurt kocayınca köpeğin maskarası olur'dan hareketle düşünürseniz, taşlar yerine oturuyor gibi. burada çomar, sadece yaşlanmış ama tecrübesini kaybetmemiş anlamında kullanılıyor). - ekmeklik: saf, toy, hileye aldanan oyuncu ("okey için 4. hazır ya, ahmet var bizim, tam ekmeklik"). - emektar: penis (sözlüğün büyük kısmı penis ile ilgili. hacı baba da bir diğer versiyonu). - eski memur: her sınıfı 2'şer yılda bitirmiş öğrenci (çift dikiş okumakla aynı yoldan türetilmiş). - ezan okumak: bağıra çağıra azarlamak ("geçen gün bana öyle bir ezan okudu ki, bir daha onunla karşılaşmak istemiyorum"). - filispit: aşırı sarhoş (özellikle ingilizceden chicken translate olarak bizim argomuza geçmiş çok sayıda kelime var. filispit de "full speed"ten türemiş. "tam gaz içiyo bu" gibi kısaltabiliriz). - götten doğmak: doğuştan şanssız biri olmak (kulağa "anan seni doğurmamış, sıçmış" gibi bir anlam çalınıyor ama bu doğru değil tabii). - harman: tiryaki olduğu şeyden bir süredir uzak kalmış insan (parasızlık için de kullanılır. argonun halen ayakta kaldığına yönelik en güzel örneklerden biri. harmanın sözlük anlamı tahılın başaklarından ayrılması. ayrıca tütün hasadı için de kullanılıyor. sanırım argoya geçişi de bu yolla olmuş). - havyar kesmek: vakti boşa harcamak, çalışmadan vakit geçirmek (havyarın kesilebilen bir şey olmadığı düşünüldüğünde anlamı kolayca anlaşılabilir). - ıspanak: aşağılık, değersiz, salak, enayi (maydanoz, turp gibi örnekleri de var bunun. lezzetsiz otları doğrudan insanla karşılaştırma gibi anlıyorum ben).
argo bir okyanustur. "senin ananın da, bacının da ..." diye sayıp sövmektense damlacı diyerek aşağılamaya benziyor. damlacının prostatı olan yaşlı insan anlamına geldiğini bilince "ulu orta küfür edilseydi daha az utanırdım" diye düşünebilirsiniz.