Sadece prison break dizisinin değil, tüm diziler tarihinin belkide en cool ve karizmatik karakterlerinden birisi olan ağır abi.
Diziye erken veda etmiş, ölürken bile dizlerinin üstüne çök ve teslim ol diyen akex'e " ben sadece tanrının önünde diz çökerim ve şu anda onu burada göremiyorum" diyerek karızmasindan ödün vermemiş, tek derdi hapishaneden kaçıp aleyhine tanıklık edecek adamı öldürmek olan, bir bölümde maykıl scofileld'in ayak parmağını, diğer bir bölümde bir zamanlar boğazını keserek kendisini öldürmek isteyen t-bag'in kolunu kesmiş (ve intikamını almış), her daim ağır başlı duruşu ve etkileyici ses tonuyla akıllara kazınmıştır.
Dizide bu kadar derin bir iz bırakmasının nedeni de iyi yazılmış bir karakter olması kadar, kendisine hayat veren peter stormare'in muhteşem oyunculuğudur.
prison break dizisinin en sevdiğim karakteriydi. bir duruşu, oturmuş bir karakteri, yapacağı/yapmayacağı, değer verdiği/vermediği, affedeceği/affetmeyeceği şeyler vardı.
bana göre dizide ayakları yere basan dört adet karakter vardı; scofield, sucre, t-bag ve abruzi. burada şöyle bir ayrım var; scofield "gerçek iyi" tabirine denk geliyordu. ne olursa olsun yanlış bir şey yapmayacağını ve olabildiğince merhametli olacağını biliyordunuz. sucre klasik vefalı dost rolündeydi. onun da hiçbir şekilde scofield'ı yarı yolda bırakmayacağını biliyordunuz. t-bag ise sucre'nin tam tersiydi. hiçbir şekilde güvenemeyeceğinizi ve tamamen kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceğini biliyordunuz.
abruzzi meselesi enteresan. onu bir kalıba sokamıyorsunuz. ona güvenebilirdiniz fakat 5 dakika sonra sizin bir tarafınızı kesmeyeceğini garanti edemezdiniz. böyle bir karakterin bölümler ilerledikçe neleri yapıp neleri yapmayacağını tahmin edebilir hale geliyordunuz. abruzzi gibi bir karakter için bunu oluşturabilmek zordur. işte bunu oluşturabildiğiniz zaman gerçekten akılda kalıcı bir karakter ortaya çıkıyor.
karakter ve aktör arasındaki uyum mükemmeldi. az önce bahsettiğim özelliklere sahip bir karakteri yazmak kadar onu canlandırmak da zordur. karakteri istediğiniz kadar güzel yazın, oyuncu o karakterin duruşunu yeteri kadar yansıtamadığı zaman bu güzel karakter yok olup gidebilir. böyle karakterler zaten ya çok sevilir, ya hiç sevilmez. bence buradaki ayrımda en büyük pay oyuncuya düşüyor.
"ben yalnızca tanrının önünde diz çökerim... ve şu an onu burada göremiyorum."