günün en beğenilmeyenleri
günün en çok girdi girenleri
günün en çok başlık açanları
sabahattin kudret aksal 'ın bir şiiri. ***** bir kaygılı yolculukta yıllar yılı sürüklendim acıyla başım dönerdi görünürdü ırak ışıklı mut ili suların dibinde karanlık tuz tadı iteleyen neydi yelken el yordamı küf yosunlardan maden çıkarmak için giderdim üstümde sancılı gök damı uçan kadırga bitimine bulmanın adım sanım yok kirli sularda bitik düş denizlerinde barınaksız tekne bir alan akla kara tüm beklenmedik soruydu acun taş toprak ne bitki ne yüzücüydüm duraksız gözü sonsuzda güneşli sallantısında mavilerin kovalarım kaçar bir nokta usumda tırmandım yokuşlarına denizlerin ıslatırdı kara yağmurlar gövdemi gerçekle at başı koştum gittim düşle aydınlanırdım sudan çıkan değirmi kurulanırdım sonra birden güneşle bir yerde bir şey var bir yerde bilmenin tadı kolay geçilmez diz boyu balçık tutsağı ormanın boz ayılara in bir vuruşta ne var ne yok çözen bıçak giderdim gene de önüm ardım zorluk ışıkla yıkanmış kuşların çığlığı bir bakarsın kömürden kara ortalık bir bakarsın ötesi usun ak sıvı yeniden düşünceye düzene çağrı kavşağından azgın boy atmış suların bir gelincik gördüm atkestaneleri beslenmişti kanıyla balinaların koşardı gördüm dibinde denizlerin bir alabalık kayalardan aşağı elinde sevilerin özgürlüklerin bilinmeyenlere özlemlerin bayrağı mavilikte günle birlikte ağaran sesti midye denizanaları koku su yüzünde güneşlerle doğan batan ışıkla gölgeden örülmüştü doku delice çektim gittim güçle atıldım deniz ağaçları sarardı çevremi yemyeşil acılı bir ortamda kaldım bezenmiş ışıkla serüvenci gemi adına doğayı kavramı kurmanın yürürdüm yönüm yörem yıldızlı gece gündü gittim cümbüşündr aydınlığın mamutlardan bu yana çağlar boyunca gelişti yaban büyüdü bir mor çiçek kıl ayrımında uyuyup uyanmanın gelişti duygu gelişti us giderek gelişti birden beşiğinde suların ilk uygarlıklardan eklenmiş ucuca dalgada devinektim bir yere vardım sonra bıraktım gittim korkusuzca bir adım daha ötesine bir adım hep oydu bitmeyen bir türlü bitmeyen soluk soluğa kovalanan bir deniz kurulu sayısız hayvandan bitkiden hep öyle diri bir başına uykusuz bir teraziydi elimde varlık yokluk ne başı var ne sonu su ülkesinde elim ayağım buz kesmiş benzim uçuk tek kişi tanyerinin görüntüsünde giderdim önümde cayılmaz bir erek bugünden yarına daha güçlü diri bir anıt kurmak bir yere bir taş dikmek yaşanmıştan geleceklere bildiri sorunlar da çaba bilgiler de çaba suya vurmuş ölü balıkları sevmek usun da duygunun da yolu tam sapa bir yerde de bakarsın güneşlerden ak sürüm deniz tarlasını ektim biçtim çatışmaydı uzayla süreyle savaş bir dar kapıdan tutkulu geçtim gittim balıkçıl sürüleriyle sarmaş dolaş çiy tanesiydim boşlukta ışık hızı binicisi düş şaşmaz ölçünün atı dalgadan dalgaya parıltının özü bir kaynakta yıkandım olanak adı duyguda us oldum duygu oldum usta aydınlık topladım doldurdum torbamı gecenin bir yerinde açan çiçekte aşılmaz düzendim güzellik kavramı hepsini göster
#19536
kesret |
8 yıl önce
sevmiyorum pek öykü okumayı. kötü bir şey olduğu için değil. şıpınişi bitiverdiği için. tam anlatılan kişiler, yerler, zamanlar ile bir bağ kuruyorum, öykü bitiveriyor. roman öyle mi ya. oku oku bitmeyen romanları seviyorum en çok. roman kahramanlarıyla uzun süreli dostluklar kurabiliyorum çünkü. hepsini göster
#56765
laedri |
8 yıl önce