yönetmen can evrenol'un tn yapım ile birlikte hazırladığı, romantik komedi tarzında bol erotik sahneli kendi deyimiyle "vanilla" bir dizi.
ne yalan söyleyeyim iki sene önce ilk duyduğumda pek ilgimi çekmedi hatta varlığını unuttum da denilebilirdi fakat the last of us dizisi için blu tv üyeliği almışken iki sezonu aradan çıkardım.
aslında bu tarz bir işe tam olarak dizi denilebilir mi bilmiyorum, fakat imkan dahilinde türk sineması için fena sayılmayacak, yaz dizisi kafasında fakat erotik sahneleriyle oldukça iddaalı bir iş. çekimler için iphone 11 pro max kullanmışlar yani bildiğiniz iphone kamerası ve sabitleyici ile çekmişler diziyi, izlerken özellikle gündüz çekilen sahnelerde kendini belli ediyor fakat iç mekan sahnelerinde farklı bir hava katmış daha doğrusu gerçek gibi hissettiren bir görüntü var fakat bu bazı yerlerde b*ktan oyunculuklar yüzünden kırılıyor.
konusuna gelecek olursak, tekirdağdan istanbul'a okuma bahanesiyle yerleşen ailevi sorunlarından ve gecmişinden kaçarken hayat kadını olan eylül'ün hikayesini izliyoruz, müge bayramoğlu'nun canlandırdığı bu karakter gerçekte can evrenol'un yakın bir arkadaşıymış hatta orospuluk yaparak para kazandığını bir kafede otururken öğrenmiş derken tüm hikayeyi dinleyip dizi yapmak istemiş, yani anlayacağınız dizide yaşanılan olayların çoğu gerçek azı kurgu o yüzden izlerken yaşanmış olma ihtimalini düşünerek kafayı kıracak cinsten olaylara şahit olmak ilginç bir deneyim ve bu sebeple sürükleyici bir yanı var.
oyunculuklara gelecek olursak eylül karakteri ve babanesi hariç hemen her karakter eğreti duruyor, flash tv oyunculukları gibi fakat dizinin kötü karakteri umut kurt'un canlandırdığı kartal'a biraz özenmişler western movie'den fırlama karizmatik bir kötü yaratmışlar, ikilinin olduğu sahneler öyle yazıldığı için mi yoksa oyunculuklar iyi olduğundan mı bilemiyorum daha gerçek geliyor.
birinci sezonu eh fena değil diye bitirdim zaten bölümler 20 dk olduğundan nasıl bitti anlamadım fakat ikinci sezon kartal'ın eylül ile birlikte olduğu sahneler haricinde vasattı, kurmacası iyi olduğundan ve hikayenin nasıl biteceğini pek kestiremediğimden üçü de izlemeyi düşünüyorum ama genel olarak vasat bir iş.
can evrenol'un blutv'de yayınlanan ve 2. sezonu bitmeden 3. sezon onayını almış mini dizisi. evrenol dizinin bütün bölümlerinin tek yönetmeni olduğu gibi, merve göntem ile birlikte senaristi de aynı zamanda.
@isthatnotokey nefis doldurmuş başlığı. ben sadece dizi kültürü olmayan, anaakım medyanın pazarladığı şeylerden başka hiçbir boku izlemeyen veya izlese bile beğenmeyen, türk underground akımlarına sürekli burun kıvıranlar için henüz ilk sezonunda gördüklerimi yazayım:
- "evrenol tam da böyle bir adam" diyebileceğiniz bir konu etrafında tamamen yönetmenin bilinçaltını anlatıyor bu dizi. ilk sezonu bitirebilirseniz, sonrasında evrenol'un önceki işlerinde de sık sık kullandığı "fantastik dünyaların gerilim dozuyla b type movie sınırlarında izleyiciye takdimi"ni izleyeceksiniz zaten.
- pr'ı hem çok kötü hem de abartılı yapıldığı için milletin burun kıvırması az bile kalmış bence. "türkiye'nin en cesur hede hödösü" diye lanse edilen bir şeyin vasatı aşması bile yetmiyorken, bazı yerlerde bu mottosunu bile gerçekleştirememiş olması büyük sıkıntı. blutv'den iyi para almıştır herhalde evrenol.
- evrenol'u insan olarak kafanızda ikiye ayırıp izlemelisiniz bu diziyi: 1- sosyopolitik olarak tam bir züppe, postmodernizmin maşası olmayı bile isteyen, sürekli konuşma mecburiyeti varmış gibi saçmalayan, hassasiyet falan tanımayan bir ağız, sürekli kendisini ve geçmiş/şimdiki hayatını azılı bir kapitalist gibi pazarlamayı amaçlayan bir ego. 2- hayal gücünü beyazperdeye de, yazıya da iyi aktarabilen bir sanatçı. bunların ayrımını iyi yaparsanız çıplak'ı sevebilirsiniz. yoksa evrenol'u "hee, şu 10 kasım'da atatürk öldü diye eğlenen züppe mi?" şeklinde tanıyorsanız, pas geçin bu diziyi.
- dizinin bir escortun hayatını anlatması zaten başlı başlına ülke normlarına aykırı iken, bunu bir de oyuncuların tamamen serbest bırakıldığı sahnelerle anlatılması dizinin en önemli artısı bence. amerika'da bunu çekseydi, büyük ihtimalle sjw'ler ve woke kültürü tarafından peygamberliği ilan edilirdi şimdiye kadar. bize göre konuşulmaması gereken ülke gerçekleri bunlar.
- oyunculukların neredeyse tamamı çöp. berbat açıların ve korkunç zoomların üst üste geldiği anlarda zaten "yarısında çıkmak" istiyorsunuz o bölümün ya da dizinin.
konusu ilgi çekici değil bence. genel olarak evrenol'un yarattığı atmosferin tam da baskın gibi, housewife gibi, the field guide to evil'daki alkarısı gibi olmasını bekliyordum ama çok da tutturamamış. tutturduğu yerler de zaten ne eylül'ün hayatıyla ne de yan karakterlerle alakalı ve eminim ki sadece benim gibileri mutlu eden sahneler olmuştur bunlar. "bugün de ne izlesek yaae?" diye kıvranıyorsanız, çıplak'ı pas geçin, sizlik değil. çok sıkıldıysanız ve biraz da evrenol filmografisine aşinaysanız gidebilir ama gene de riskli seçim.