emirlere uyamama, konuşamama ya da ağrılı uyaranla gözlerini açamama hali olarak tanımlanan koma, uyanıklığın bozulduğu durumlardan en ağır olanıdır. içeriğinde göz açma yanıtı, sözel yanıt ve iskelet kas sistemini yanıtını içeren bir glasgow koma skalası ile değerlendirilir. koma halindeki hastanın yatış pozisyonundan beynin ne tarafında bir sorun olduğuna dair fikir edinilebilir. örneğin kollar kendine çekilmiş, bacaklar aşırı şekilde dışarı kasılmış olarak prezente olan dekortike postür (vücut pozisyonu) lezyonun orta beyin ya da daha üstünde bir seviyede olduğuna dair bir işarettir.
koma nedenleri * kanda bulunan sodyum, kalsiyum gibi elektrolitlerin normal seviyede olmaması.
* hormonal bozukluklar örneğin diabet, tiroid bozuklukları.
* damar tıkanıkları, damar inflamasyonları
* zehirlenme, yüksek doz ilaç alımı vs
* enfeksiyonlar, örneğin menenjit
* kanserle ilişkili durumlar
* beslenme bozuklukları, ciddi b12 eksikliği
* doğumsal hastalıklar
* organ yetmezlikleri
* epilepsi
komadaki hastaların göz refleksleri eğer ikisi birden eşit ve reaksiyon veriyorsa birkaç istisna dışında koma zehirlenme veya metabolik sebeplerden olduğuna işaret eder. göz refleksi bir kanama ya da yapısal sorunun ayrımında önemlidir.
gözler fiks dilate yani ışık tutulduğunda daralmayan ışık refleksi olmayan ve tam geniş durumda duran göz bebeklerini ifade eder ki bu durum çok kötü bir işarettir ve hastanın ölümünü düşündürebilir ama bu duruma yol açan başka durumlarda vardır. bu bağlamda istisnai durumlar dışlanmadan hareket edilmemelidir. eşit olmayan göz bebekleri şah damarı tıkanması veya horner sendorumunu düşündürür.
yani komadaki hasta için göz bebekleri çok önemlidir.
kaynak: nöroşiruriji el kitabı mark s. greenberg sf:154
Batı müziğinde diyez ve bemoller ile sadece ikiye bölünmüş notalar doğu müziğinde makamsal müzik dolayısıyla dokuza, sekize bölgesine göre değişen sayılara bölünmüştür. Batı müziğinde atonal sayılan tonlar müziğe yedirilmiştir. Mesela batılı bir operacı abimiz Sol (g) ve sol diyez(g#) arasındaki tüm sesleri bozuk ses olarak nitelendirir ancak doğu müziğinde algılanabilir tonlarda bölünmüştür bu yüzden aslında teknik anlamda doğu müziği daha zengindir.
Ancak şöyle bir şey var. Bir yerde okumuştum. Doğu müziği genelde dar oktavlarda ilerlerken batı müziği daha geniş oktavlarda oluyor. Sebebi ise onların çok sesliliği farklı oktavlardan yarattıkları armoni ile yapması, bizim ise bir notanın makamlarında gezerek yapmamız. Doğu müziği sevmiyorum diyen arkadaşlar belki bundan sevmiyordur. Ama belki de doğu müziği olmasa batı kurallar içinde kalıp tıkanacaktı. Çünkü düşününce eğer belli bir kural yoksa makamlarda iş deneysel, free müziğe kadar gidiyor. Temelde müziğin amacına ulaşıyoruz böylece. Armonik yapılar mı önemli yani kurallara bağlı kalınarak yapılmış yoksa tamamen kulağa hoş gelen doğaçlama melodiler mi? Temel soruyu ortaya çıkarıyor ve eğer bemol ve diyezler haricindeki seslere bozuk ses demiyorsak aslında hiçbir sese bozuk diyemeyiz. Neyse komadan müzik teorisi kısmına kadar geldik.
Bazı hastalıklar, yaralanmalar, zehirlenmeler sırasında görülen anlama, duyma ve hareketin büsbütün veya az çok kaybolmasıyla beliren bilinç kaybı durumu.
tabii bu bir rehber olarak düşünülmeli. eğer iyi bir kulağınız varsa blok flütte komalı sesleri siz de glissando tekniği yardımıyla bulabilirsiniz. bir sesin natüreli ve bemolü arasındaki sesi bulmaya çalışın. elde ettiğiniz ses yarım diyez veya yarım bemoldür.