1919 yılında andre citroen tarafın kurulan otomotiv şirketi. İlk aracını da şirketin kurulduğu yıl üretip satışa koymuş. Çavuş rütbesi armalı bir logo kullanagelmişlerdir. Otomotiv piyasasında çoğu yeniliğin ve rekorun sahibi olan marka nedense ülkemizde çok tanınmış ve çok tutulan bir marka olamamıştır. Son yıllarda durum biraz farklı olsa da sanırım peugeot ile birleştikten sonra -birleşmeden sonra çatı şirket psa olarak anıldı- hedeflenen pazarlara yönelik araç çeşitliliği bu duruma yol açtı.
1990'larda ülkemize gönderdikleri araçların çoğunda havalı süspansiyon, yol durumuna göre alçalıp yükselebilen araçları birer şaheser gibi dursa da halk olarak broadway, renault 12, opel marka otomobillerin paçasını sıyırmış da çamur bulanmayacakmış gibi yüksek şaseli araçların piyasayı domine etmesi akıllarda citroen'in çabuk bozulacağına dair soru işaretlerinin doğmasına sebep oldu. 2000'li yıllarda ülkemiz piyasasını az çok anlayıp ona göre araç ihraç etmeleri kıpırdanmalara sebep olsa da tam anlamıyla hareketliliğin 2010'dan sonra gönderdikleri araçlarla yaşandığını söylemek mümkün.
Artık tüm otomotiv sektörünün araç sağlamlık durumlarını çeşitli çarpışma testleri sunan kuruluşlar aracılığıyla takip edebiliyoruz. "Fransız malı kağıttır, tabuttur." algısının ne denli yanlış olduğunu pekala bıralardan takip edebiliyoruz. Sonuç itibariyle günümüz şartlarında çoğu avrupalı araçların hangi avrupa ülkesi menşeili olduğuna bakılmaksızın gönül rahatlığıyla alınabilir ki citroen de bu konuda oldukça iyi bir noktada.
psa grubu içerisinde olan citroen ve diğer araçların bence şimdilik tek kusuru elektrik aksamlarının can sıkıcı bir şekilde kronikleşmiş arızalarıdır. Bu kadar övgüden sonra son olarak şunu da belirtelim: yine de bir japon malı kalitesinde değildir.