1. (bkz: )'in yetiştirdiği ressamdır.
    ibrahim balaban'ın olduğu hapishaneye Nazım nakledilir. tabi herkes çok heyecanlı "üstat geliyor " diye konuşuluyor. ibrahim balaban da o zamana kadar bir şeyler çiziyor ama bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor. Nâzım'ın da boya parası karşılığında resim çizdiğini öğreniyor ve teknik öğrenmek için nâzım'a portresini çizdirmek için gidiyor. en güzel elbiselerini giymiş kravatını takmış olarak gidiyor balaban. nâzım'ın tüm el hareketlerini takip ediyor. sonra resime bakıyor ve ceketi ile kravatının olmadığını görüyor ama bir şey diyemiyor. nâzım da soruyor ne oldu bir şey mi eksik oldu diye ve şöyle bir diyalog gerçekleşiyor.

    Nazım Usta, “Resmin bir kusurunu mu gördün yoksa?” diye sorar. İbrahim resme şöyle bir baktıktan sonra, “Benim kravatımı yapmamışsın?” der. Usta:
    - Sen her zaman kravat takar mısın?

    - Takmam ama, şimdi var ya...

    - Köylüler, çift sürerken, ekin biçerken, burçak yolarken kravat takarlar mıydı?

    - Takmazlardı ama.. Şimdi ben... çift sürmüyorum ki...

    - Aferin, güzel söyledin... Ama ben seni, bir köylü çocuğunun resmini yapayım diye oturttum karşıma. Şehir züppelerine çeviremem senin resmini.

    İbrahim sessizce beklerken Nazım Usta soru sormaya devam eder:

    - Sizin köye tahsildar gelir miydi?

    - Gelirdi.

    - Kravatı var mıydı?

    - Vardı.

    - Elbiseleri de, aynen böyle ütülü değil mi?

    - ...

    - Ben, böyle güzel bir köylü çocuğunu, tahsildar kılığına sokamam

    sonra nâzım ibrahim balaban'ın eline kağıt kalem verir. ve balaban'ın yeteneğine hayran kalır. İbrahim, Usta’ya “Beni yanında çıraklığa kabul ediyor musun?” dediğinde, Nazım Usta’nın cevabı “Sen de beni ustalığa kabul ediyor musun?” olur.

    sonrasında ibrahim balaban şöyle söyler : “Çıraklığa kabul edildiğim gün, o saat ve o anda utanmasam; ‘Yaşasın Tutsaklık!’ diye bağıracaktım.

    #280553 katre | 2 yıl önce
    0ressam