1. eskişehir'in bir zamanlar en sevilen, en nezih meyhanesi.
    hala var, sadece yeri değişti ama hala aynı sıcaklık var mı bilmiyorum. gitmeyeli yıllaaaaar oldu.

    eskiden nde ince uzun bi mekandaydı.

    sahibi ismail abi (bkz: ) racon adamıdır. ondan sorulurdu.
    yanında 1 tane garson çalışırdı, o abinin adını unuttum bak işte, tüh. her işe yetişirdi.

    bomanti ismail derdi ki "hava kararmadan rakı içilmez".
    mekanda canlı fasıl dinlerdik. ama asla arabesk çalmaz, çaldırmazdı.
    gecenin ilerleyen saatlerinde mekanın ışıklarını kısar, loş bi ortam yapardı. saatin kaç olduğunu ismail abinin bu hareketiyle anlardık.

    fasıl yapan abiler masa masa dolaşır, istek parça çalardı her masanın başında.

    mekanın duvarında asılı yazılardan biri "dünyayı sel alsa ördeğe vız gelir." aklıma geldikçe gülümserim. çok felsefik bi abimizdir.

    bi zamanlar sahte rakıdan ölen insanların haberleriyle ortalık çalkalanıyor. işte o dönemdeki bomanti ziyaretlerimizden birinde sorduk: "abi bi sıkıntı olmaz dimi? bandrollu rakıdır sizdekiler, merdiven altında imal etmediniz herhalde?" diye..
    el cevap: "biz sabah test ettik abicim, hala yaşıyoruz, tekel damgasını da vurduk, tasalanmayın." eyvallah dedik.

    mezeleri de güzeldi mekanın, her biri lezzetliydi. çoğu zaman ana yemek söylemez, mezelerle doyardık. veya ana yemek gelene kadar doymuş olurduk. beyaz peynir, haydari, şakşuka, kamber biber, beyin salatası (benim olmazsa olmazım), rus salatası (bi arkadaşın olmazsa olmazı), patates kızartması (herkesin olmazsa olmazı). rakının yanına da şalgam suyu.

    arada ince belli bardakta çay. gecenin sonunda da yanında nane likörüyle türk kahvesi.
    anılar anılar.

    muhabbettin dibine en güzel vurulan mekanlardandı. az mı kurtardık ülkeyi.

    #96769 morgase | 7 yıl önce
    0kafe bar