bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
Bu aralar yine öğrendiğim, duyduğum, yaşadığım şeyler yüzünden kafam doldu.
Yazma huyum olsaydı belki, üşengeç olmasaydım kitap bile çıkarabilirdim tespitler diye.
Olabildiğince düşünmemeye anı yaşa insanı olmaya çalışıyorum ama olmuyor.
Artık sıradışı biri olduğuma kanaat getirdim sözlük.
Buna sen mi karar veriyorsun sıradışı insan komitesi başkanı derseniz şöyle derim:
Ben benimle aynı fikirde olan insana bile şüpheyle yaklaşırım. Şu hayatta şüphe etmediğim insan yok, anne babam en yakın arkadaş vs dahil.
Olaylara farklı bakıyorum. Anlayamıyorum hatta bazen milyarlarca (kaynak:kıçım) gezegen, bok püsür artık ne haltsa olan evrende küçücük bir gezegende evrimleşmiş bir tür canlı olduğumuz halde, koca devranı gram ırgalamayan bunca sikimsonik mevzu niye var ve neyin kavgası bu diye anlam veremiyorum. Olasılıkları düşünüyorum, saniyeler önce buraya yazacağım cümlenin yapısını değiştirip değiştirip duruyorum, siliyorum. Bazen aklıma gelenleri yazmaya üşeniyorum ama bana o an öylesine doğru geliyor ki o paragraf kafamdan kurduğum hali silinmesin istiyorum.
Fikirlere bakıyorum, hepsi kendince haklı ama gerçek bir tane. O halde bu işte bir terslik olmalı di mi?
Galiba en büyük özelliğimiz aynı zamanda en büyük lanetimiz, o da beynimiz. Düşünme yetimiz, algılama yetimiz.
Daha basit canlıların böyle dertleri yok. Solucan yemek ve hayatta kalmak dışında neden dişisinin (var mı bilmiyorum bu arada dişisi) kendinden 20 yaş büyük biriyle ilişkiye girdiğini düşünmüyor, ya da 4 yıllık ilişkinin sonunda (bitmek üzere olan) eşinin birisiyle tanışıp onunla neden yattığını, ya da dişi hakları diye ağlayan birinin bir çift buldum mu onun boyunduruğunda yaşadığını, ya da modern dünyadaki özgürlük adı altında tüm sapkınlıkların neden meşru kılındığını ya da ya da ya da burası uzar gider. Çünkü o kadar çok kavram var ki, bunlarla yapılacak kombinasyon bol basamaklı bir sayıya doğru gidiyor. Bu yüzden tespitler bitmiyor dünyada. Çünkü yapacak kombinasyon sayısı çok.
Basitlik iyidir sonuç olarak, gizem yok, karmaşıklık yok. Bu yüzden yine hep dönüp dolaşıp bahsettiğim aynı mevzulara döneceğiz cahillik mutluluktur.
Normal biri değilim diyince günümüz insanları böyle hollywood efekt yüzünden anormal hareketleri olan süper yetenekli birini bekliyorlar.
Benim anormal oluşum bence fazla normalliğimden. Çağdaşlarıma benziyorum evet ama aynı değilim. Herkes acayip olduğu için olayları ince eleyip sık dokuyan insan sayısı kalmadı. Onlar da benim gibiler işte. Anormal diyince kapitalist, marketing mantığıyla işleyen günümüz insan kafası bunun ambalaj kısmıyla ilgileniyor. Mesela bizim bir arkadaş var votkayla esrarı bir içiyor abi manyak, çok sıradışı biri dediğiniz biri bana göre sıradışı olmaktan çok uzak olsa olsa bir gerizekalı olmaya yakın biridir.
Bilmiyorum kendimi de sorguluyorum. İnsanlar ile neden bazı konularda aynı fikirde olamadığımı da. Onları anlayabiliyorum ama her insan türü gibi ben de kendi fikrimi doğru görüyorum.
Daha önce sözlüğe bir itirafda da yazmıştım. Düşündüren ve duyguları tam olarak hissettiren şeyleri severim. Anılar gibi mesela. Zaten bir düşününce üzerinde bizi yeryüzündeki diğer canlılardan farklı kılan şeyler bu özellikler. O yüzden insan olmayı sonuna kadar hissetmek de denebilir buna.
Aynı itirafta arayışında olduğum felsefi çıkmazlar hakkında sağolsunlar bazı insanlar yardımcı oldular ama benim yapım bu galiba önümde net kanıtlar olmadan işi sadece güven ve inanca bırakamam. O şekilde tam emin ve tatmin olamıyorum. Bazı insanlar direk tatmin oluyorlar ama ben geçici süreliğine olsa da tatmin olamıyorum kolay kolay.
Bu yüzden benim hep hayalini kurduğum bir dünya var. Hatta benim hayal dünyam diyebilirim. Hayal kurmak da bak insana özgü ve çok güzel bir özgürlük bence. Resim çizmek, hikaye yazmak, müzik bestelemek gibi bir şey. Tıpkı ordaki gibi her şey size ait. Oranın tanrısı sizsiniz yani. Kendi sims dünyanız gibi, sonsuza kadar uzanan boş arazide at koşturmak gibi bir şey.
Ne zaman çıkmaza girsem, kötü bir şey olsa vs vs hep hayale başvurur öyle rahatlatırım kendimi.
Mesela süper kahramanlara, süper güçlere bayılırım ve ezelden beridir hep isteğimdir. Ve baya açgözlü bencil bir insan olmamdan mıdır nedir hayallerimde hep sınırsız bir şey isterim. Sınırlar beni tatmin etmez çünkü. Mesela bir hayal evrenimde bir yüzük vs. Bir edevatla sonsuz güce sahip oluyorum. İstediğime sahip oluyorum. İlk düşündüğüm şey mesela bir kahramanın gücünden diğerine geçip normal hayatımı sürdürmek idi. Ancak sonra acaba insanlığı düzeltebilir miydim?, kendimi ifşa etmeden kişisel çıkarlar için insanları merakta bırakıp gizemli mi takılmalıydım?, gelmiş geçmiş tüm bilgiyi beni gram zorlamayacak bir şekilde bilmeli ve istediğim anda bir bilgiyi hatırlayabilmeli miydim?
Bunun sonuçları ağır olmaz mıydı?
Her şeyi bilirsem bir şey yapmak istemem çünkü biliyorumdur ve hayatın anlamı kalmazdı. Hileli oyun bitirmek gibi bir şey. Bütün oyunu tek tuşla bitiren hileleri kimse sevmez, ancak bir şeyleri uğraşarak ve o aşamaları birer birer şahsi olarak tecrübe etmeye yardımcı olacak küçük hilelere herkes tamamdır bence. Öyle mi kullanmalıydım güçlerimi? Vs vs gibi konular daha sonra yer edindi kafamda.
Ben hep beşer olarak tanrısal bir aklın anlaşılamazlığını veya bir şekilde anlaşılsa bile onun yaşatacağı ağır depresyonu kaldıramayacağımızı düşünmüşümdür. Buna dr manhattan sendromu mu demeli acaba?
Belki de bu yüzden umursamıyordur tanrı (teist veya politeist tanrıları kastetmiyorum). Belki her şeyi bilmenin depresyonu üzerindedir tanrının ha?
Ya da bir köşesinde ağlıyordur. Ya da anlamsız buluyordur buna üzülüyordur. Evet, evet bence sonuncusu. Çünkü hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok.
Anlamsız. Son.