1. 2014 yılı 'nde "odada kuş kapanı" isimli dosyasıyla "arkadaş z. özger jüri özel ödülü"ne, 2015 yılında 'nde şiir dalında "tuz açlığı" isimli dosyasıyla "yaşar nabi nayır gençlik ödülü"'ne değer görülen şair. şairin bazı şiirleri,





    kuyuyu çeken ellerini buldum
    iri taşlar içinde yoksul bekleyiş
    nehre varma isteği sımsıkı yumruğun
    peki neden ev içlerine çözdüm uzun uzun
    ki kabarmış iki kat boya zenginliğim
    birkaç çıplak çerçevede beşiğim ve
    lir: modern tel örgüsü sınırların
    ben ayağıma korkunç patikler giyerim
    kuyular gezerim omuz genişliğinde açılıp
    baş aşağı sonsuz perdeler çektim
    ama annem uzağı bilmez, beni sen
    karşıya geçir.

    bir pencere
    sarısı aksayan nehre
    diğeri kendine denk otlar yetiştirir
    eni boyun kadardır -suyla güreştiğin boyun-
    ben saçıma şaşkın tokalar takarım
    eskil elbiselerimle dinlerim toprak avlunu
    küçük kalelerin parmaklarımı korusun
    çünkü
    annem siyah resimlere bakar kuşluk vakti
    ömrünü dinletir duvarı kıran çiçeklere
    beni de işler bitince ipi.

    kararsız renkte çiçekler gördük
    bungun ve keskin, kararsız kokladı ilkel kabile
    su izini büyütüp nehre ağır ağır
    sen vazoya kon sağır birleşme odalarında
    terleyip sabaha karşı hırçın ve tafralı
    radyodan bozkır sesi bulunacak, ama
    iznim yok ev önünden ayrılmak için
    diri göğsüne, bir telaştı bende bitti
    su içme merasimi
    demir yataklı uyku.
    annem ki erkenden uyanır
    sen yıka yüzümü de.

    (akatalpa, sayı: 169, ocak 2014)





    dizilmesi var bir şeylerin
    üst üste konulduğunda daha büyük sanılan gövdeler
    biz seninle olgunlaşmamış elmayı gülüyoruz bir de
    tarafıyız geç uyanmanın ve her gün asa yapmak için dal kırmanın.
    uyanıp taşrayı bir trenle ikiye bölen çocuğa kırarım ben
    ama kılıç ile döndüğümü görmüş mermer insanlar alçıdan iris
    yalancı mıyım böyle delillerden sonra
    yine kendi yüzümde gerdiğim meyve cesetleriyle
    işin kendisi de olabilirim: yalanım
    arkamda iz bırakmamak için dağılıp annemi aramalıyım
    ilk ona güldüm yani bitti mühimmatım
    asıl daha büyük olan ayrılma
    karanlıktan korkan başın iyileşmesi:
    kapkara saçlarını taradığında tellerini dişlerle paylaştırıp
    en büyük çatlağı öpen suyla dolu ağzı, zor bir soru gibi onun
    belirlenmiş bir merkez etrafında yay çizmesi sonra kuraklık
    benim eski dilde ırmak yatağı oluşum anlaşılmadı
    seslenmedi sana bu beyaz akisli olanak. halkalar benden doğrudur
    boynuma alırım onları süs olarak gösteriririm
    ama beni işaretliyor kervan diye
    bütün melek iddiaları
    oysa ne giysem üzerime damlarım, çıkıp çıkıp
    gün doğumuyla sabahın ayırdına
    taş istemeliyim saçılmak için taş istemeliyim tam üzerime
    dilinize birikinti olarak çevrildim çünkü
    bizi görmeye gelmiş gibi yakın olan yıldızları
    yakama yapıştırdım, güzel miyim diye soramam büyüklerime
    hâlâ uzuvlarımda tembih izleri


    (türk dili - türk dili ve edebiyat dergisi, sayı: 754 / ekim 2014)





    anladım erken uyumayı
    kalkıp daha erken utanmak için
    yorgunsam zaten nedene gerek yok
    sarılıp uyurum yastıka
    ben yastıkı daha çok sarılmakta kullanırım
    çünkü başından değil ellerinden uyanır insan
    sen öyle san saçlarımı taramadım
    örgü yapamam erkeğim diye bağırdım
    uyumadan dua ederim tam
    yarın, sevmek, kız, beni derim
    cümle kuramam heyecanlanırım allah
    nasıl olsa anlayacaktır ben duymasam olur
    anlarım aslında anladım yastıklar da
    taraklar gibiymiş ama izler konusunda ayrılırmış
    bunda yanak kalmış belli ki babamın
    ceplerinde bırakacak başka bir şey yok

    cümle kuramam aklımda tutamıyorum kadar
    ne varsa borç verdim arkadaşlarıma tutum
    hepsinin şimdi kumbarası var. kırmayınız
    öyle berbat diyorum çokça resmi biraz dişlek
    ayna bakmam sadece tahmin ederim
    allah bilir. çirkinsem içime ateş edin
    dışarıyı nasıl olsa iyileştirir takım elbise
    diye giyebilirim ve ihtiyacım yok süse püse
    öyle çok arkamda kalıyorum. zaten
    arkasında kalmak için doğmuşum abimin
    anlamı yok kırk üç numara rugan giysem.

    daha birçok şey erir
    daha erken uyanmak sabah ezanı kesin
    bir kişiden fazla uyanmak için sinir hapları
    korkmak insan oluşun kanıtı değil tehdididir
    yardım, bana, nolur, biraz, allah
    bilir köşeye sıkıştığım zaman aklıma gelir.
    bu köşe: karanlık ve babasız olabilir bırak
    gece uyanıp su içmeyi unutalı çok
    oluyor yutkunmak ilkel. tükürük dayanak:
    yere dayanmak için düşmeden.
    başlamak için yaşamaya sanki mantar tabanca
    sesi. kimin sıkacağı önemli değil
    önem bir anda ortadan kalkabilir. pat.
    bu patlayan horoz değil. dikkat.

    dikkat
    beni dışarıya dökün içeride kalamam
    iç-dış değil onlar olduğumuz yerle ilgili
    ben neden tuza açım, hiç koşmuyorum çünkü
    bir insan dışını savunamaz. hücum eder bakın
    çalan saatleri özellikle duvara atmak gibi
    attım. ben ne yapacaktım oysa su içmek için
    kalkıyorum buraya kim koyuyor kalemi
    değil birçok kez denedim mektup yazmayı
    yazımı benden başka kimse anlamıyor dur
    dururum. kapıyı rüzgâr da açar bu hiç
    önemli değil yatak boşsa uyanmışımdır
    kimse gitti demez gelecek der
    komşular biraz da haber ajanslarıdır
    babam sadece traş olurken verir demeç
    anlatmaz zaten örneğin ben de hızlı çarpmam kapı
    korkarım

    örneğin bütün yemeklerle anlaştım
    üzerime yağ damlatmam.
    anlaştım allahla da
    büyümedim ben, üzerime damladım.

    bazı yerlerde olmaz sabah
    bakın elleri ensede birleştirmektir o
    bir pantolon yeter ispat etmeye uyandığını
    giderim bakın kahvaltıda sucuk varsa
    ekmek alır dönerim. döndüm bile diyemem
    çünkü herkes bilir
    bir insan ucundan koparılmaz

    -günaydın. ekmeği uzat.


    ('yatağın dublörü' şiiri şükrü kırkağaç'ın bloğundan alıntıdır)
    #8943 ma icari | 8 yıl önce
    0şair