bunu uzun süre sevemedim. metal merkezde olmak üzere neler neler dinledim, daldan dala kondum, cazda bir iki şarkı sonra uzadım.
ta ki, gitarı tekrar elime alana kadar. yıllar sonra gitara, müzikle uğraşanların daha iyi dinleyiciler olduğunu farketmemle döndüm. şimdi çalmayı bilmiyorsun, aklındaki gitarı alsan hakkını veremeyeceksin, düşük kalite bir sıfır alsan sesi çınlar, perdesi yüksek kalır, çıkışı gürültü verir, akoru kaçar derken olmayan kulağın, bilgin de heder olur. ikinci ellere bakarken bir epiphone dot studio düştü kucağıma. caz gitarı dediler, kendisine ayıp olmasın diye ucundan kıyısından başladık. yok ulan ne çalması, dinlemeye.
artık sade caz dinliyorum. jazz standarts ile yola çıktık, dönüp dönüp dinliyorum. arada sağdan soldan gelenleri, sonra yine caz standartlarını. manowar'ın kings of metal'ını aldığım yazdakine benzer bir rhun halim var, başka şey dinlemediğim gibi, "iş bitse de tekrar dinlesem" havasındayım. sanki bu güne değin dinlediğim herşeyi cazı dinleyebileyim, ona altyapı olsun diye dinlemişim gibi geliyor.
abartıyorum. anlatırken değil, dinlerken. böyleyim.