1. şimdi size öyle bir ilk aşk anlatacağım ki içindeki bıçak, tiyatro ve cüneyt arkın var.

    lise 2'de okuyan okulun nispeten şişe öğrencilerinden biriyim. evden başka yere sıçamayacak kadar naif bir o kadar da abartılı hareketleri ile tam bir ergenim.

    Sibel diye bir kızdan hoşlanıyorum. daha önce başka kızlarla çıkma teşebbüsüm sadece teşebbüsde kalacak şekilde bitmiş, aşk meşk konularında akrabalar tarafından makine çalışıyor mu kuş ötüyor mu laflarına 3 senedir maruz kalmayacak şekilde bir tecrübe kazanmış tam bir romantik isyankarım.

    sibel zor hedef. daha birinci sınıftayken üst dönemin başa bela the rasmus solistine benzeyen çocuğu ile çıkmış. belli bir popüleritesi var. gel gör ki burası amerikan lisesi olmadığından ötürü çok da fifi bu durum bana göre. sınıfın hafif toplu herkesle iyi anlaşan, hocam burcu kötü oldu tuvalete gidebilir miyiz diyen mervesi ile bende iyi anlaşıyorum. sibel'e ulaşmamda kritik bir göreve sahip bu merve.

    neyse öğle tatilinde sınıfta merve'yi tek yakalıyor ve durumu izah ediyorum. sibel'i çok seviyorumlar ölüyor bitiyorumlar falan havada uçuşuyor. merve o iş bende rahat ol dercesine kafasını sallıyor. ben emin misin der gibi tek kaşımı kaldırmaya çalışıyorum ama tek kaş kaldırmayı beceremediğimden sen hayırdır dercesine iki kaşımı kaldırıyorum. tamam kurt ben konuşurum sen merak etme diyerek neyse ki vücut diline bir son veriyor merve.

    ertesi gün yanıma gelip kızın benim hakkında olumsuz düşünmediğini çünkü benim hakkımda pek de düşünmediği bilgisini veriyor. tabi ben havalara uçuyorum. aynı bu şekilde ;

    static2.fjcdn.com/...

    sonra sibel'in her akşam çıkışta sınıfta bir süre oyalandığını, notları diğer arkadaşlarından geçirdiğini falan söylüyor. tufaya bak tabii ki hiç şüphelenmiyorum. kız baya beni bekliyor aslında. neyse gidiyorum sınıflar boşaldıktan sonra. sibel tek başına oturuyor sırasında. senle bir konu hakkında konuşmak istiyorum ile başlayan kompozisyonum, senden hoşlanıyorumla giderken bir anda cüneyt arkın seviyesine ulaşınca biz adam gibi severiz, namusumsun ulenlere geçiyor. neyseki kendimi kontrol ederek aşk bir sudur seviyelerine girmiyorum. haliyle bir düşünmem lazım cevabını alarak maçtan mağlup ayrılan taraf oluyorum.

    düşünmeyen kızın bir düşünmesi bile coşturmaya yetmiş, onunla aynı ortamda olabilmek için tiyatro elemelerinde sıramı bekliyordum. hesapta bana yoldaş olması gereken emre sıpası, elemelerde milleti şebeğe çevirip şekilden şekile soktuklarını görünce çoktan kaçmış, beni kaderimle başbaşa bırakmıştı. girdik elemeye gül dediler güldük yaşlı ol dediler olduk. bebek ol dediler ama ben tiyatro yapmak istiyom ya diye ağladık. allahtan kız elemelerde değil. elemeleri geçtik tabi o motivasyonla hatta biraz abartmışız bana başrolü verdiler. tiyatronun adı karımla evleniyorum. karım kim? tabii ki sibel. tam ohannesburgerlik şu dakikalarda, kafayı yemek üzereyim. ders çıkışları beraber vakit geçirmek fırsatı bu kadar güzel elde edilebilirdi.

    gel zaman git zaman bana hala cevap vermemiş. yer yer bilinmeyen telefonlardan ilan-ı aşklar geliyor, hepsini reddediyorum. iyi ki bi sibel'i sevdik geçen sene nerdeydiniz?!!1bir1!
    tabii ki bu sibel'in çılgın oyunlarından biriydi. yurttaki diğer kızlar beni hoparlöre alıp beni kekliyor, sibel'e karşı olan bağlılımı ölçüyorlardı. ben hepsine gereken ayarı veriyor puan üstüne puan topluyordum. taa ki 2 hafta olmasına rağmen bana bir cevap vermemesi üzerine gelen telefona ben artık sibel yarın da cevap vermezse senle çıkıyorum, yeter sürünürdü beni tribini atana kadar. bildiğin daha önce görmediğim bir kızla çıkıyorum sibel'e inat olsun diye. ergenliğimi her şartta ispat ediyorum. zaten egom tavan bana kız mi yok kafalarına ramak kalmış. iki hafta önce namusumsun ulen dediğimi hatırlatırım.

    ertesi gün sibel teklifimi kabul etti ve çıkmaya başladık. bir süre sonra beni kuytuya çekip gözlerimi bağladı. sana bir süprizim var dedi. heyecanlı bekleyiş dudaklarımda onun sıcaklığını hissettiğim anda son buldu. ilk defa beni ağzımdan öpmüştü. ehehe

    cheese.formice.com/...

    sonraları hatırlamadığım bir takım husumetler yaşandı ama önemsemedim. beni tekrar kuytuya çağırıp gözlerimi bağlamasını tekrar öpücük kapmaya yordum tabii ki de. nasıl heyecanlıyım. oha ellerimi de bağlıyor. vay fena taciz edilicem kesin yuppi. allah allah neden hala bir hareket yok.

    derken gözlerimi açtı elinde bir tane bıçak. beni çok üzüyorsun kurt, cok acı çekiyorum diyor. bıçağı bileğine dayamış. yahu ne yapıyorsun deli misin falan diyorum biraz daha bastırıyor. yemekhaneden çaldığı meyve bıçağı o esnada sevdiceğimin bileğinde adeta bir döner bıçağı. biraz da daha bastırıyor. deliye dönüyorum ipleri koparıp üzerine atıyorum kendimi. yani ipler de çok sıkı bağlı degil. bıçağı alıp yüzüne bir tane yapıştırıyorum tokadı. cüneyt arkın modu tekrar gelmiş haberim yok. kendine gel falan derken ağlamalar vs dağılıyoruz, o yurda ben eve.

    şaka maka kıza tokat atmışım hem de sevdiğim insana. o yaşlarda daha da büyük bir travma. haliyle çok fazla sürmüyor ve ayrılıyoruz. ayrılma sebebi sanırım yaz tatili. yaz tatili girdi diye bu kadar entrikalı, coşkulu bir aşk bitiyor. böyle salak ayrılık olmaz.

    not: tiyatro elemelerinde bana yoldaş olamayan arkadaşımın adı emre değil, bi? isim bulmam gerekti. ve neden emre?yi seçtiğim konusunda hiçbir fikrim yok.

    ayrıca hatun kişinin adı sibel de değil.

    img0.joyreactor.cc/...
    #8514 Kurt adamdan hallica | 8 yıl önce
    0duygu