standart olarak 2 tane gelir bunlardan. anneanne ve babaanne gibi adlandırmalar varken dedelerde niye böyle bi ortak çözüme gidildiğini hep merak etmişimdir. benim dedelerin ikisi de cins denk geldi. ikisi de sevimli, tonton dede değil arkadaş.
bi tanesi bana öyle bi isim koymuş ki, bi tek bende var bu isim. abime yalvardım o kadar yeğenim doğmadan önce, "bu isim benle ölmesin, çocuğa koyuver şu ismi." dedim. "siktir git, çocuğun hayatını kaydıramam." dedi. 1-2 yıl önce çok enteresan bi fal deneyimim olmuştu. kadın sağ elimi biraz kurcalayıp(standart bi el falı değil, detaya girmicem) üç tane çocuğumun olacağını söylemişti. 22 yıldır profesyonel olarak solak biriyim. sağ tarafta 3 tane varsa, sol elim kreş gibidir tahminen. demem o ki: bu çocukların yarısına kendi ismimi koyucam. hatta fildirbas(1), fildirbas(2) şeklinde devam edicem yeni klasör adlandırır gibi. bu 15 sene önce rahmetli olan dedemin bana attığı kazığın acısı.
diğer dedem yüzünden bugün sabahtan beri kendimi efemine hissediyorum. böyle bi kahkaha atarken saçlarımı kulaklarımın arkasına atasım geliyo. insan 1000km öteden böyle bi etkide bulunmamalı. kendisi sabah ereksiyonu hakkında "delikanlı adam sikinden önce uyanmaz." derdi. sabahleyin dedemin bu cinsiyetçi sözleri kulaklarımda çınlamaya başladı. şaka bi yana sabah uyandım, bi hareketlilik olmadığını görünce aklıma dedem geldi. korkunç devam edebilecek bi hikayenin giriş cümlesi gibi. ama kendisi fırlama ihtiyarın biridir, ve özlediğimi fark ettim.
bi yazı fındık toplama bahanesiyle yanlarında geçirmiştim. bahane diyorum, kalabalıktan çıldırmıştım aslında çocuk denebilecek yaşıma rağmen ve ailemle de aram pek iyi değildi. akşamları dedem, anneannem ve ben izdivaç programları izlerdik.(allam nelerden sağ kurtulmuşum.) beklenmedik bi şekilde bayağı da eğlenirdim. "keyfanı yakın zamanda göçersen ha bunlardan birini alıcam." diyip televizyondaki kadınları gösterirdi.(keyfanı belli yaşın üstündeki kadınlar için kullanılan bi kelime) anneannem de az kaşar değildi. "onlar da seni bekliyodu sanki!" derdi, gülerek. sonra bana dönüp "bunlar kadınsa sen nesin?!" demişliği var. ağzını aç da cevap ver hadi. aklıma geldikçe çıldırıyorum ya.
bi gün fındıkların altında oturuyoruz, götümüzden akan ter ayakkabıya girmiş, su içip devam edicez. bana köyden evlenmek için kız bakıcaklarmış da, nasıl bir şey istermişim diye sormuşlardı. ben de kendimi piç sanıyorum, çıkardım eva green 'in bi kaç fotoğrafını gösterdim. canım anneannem "sen bu kadına selam bile veremezsin" demişti. dedem zaten anasını sikti muhabbetin. "bunu" dedi, şöyle bi iç çekti "ayağının topuğundan, kulağının kenarına kadar yalarım." dedi. lan sen 65 yaşında adamsın, ettiğin lafa bak. anneannem de gülüyo. oldu olacak bi de yumruk tokuşturun bari. bunların hepsinin dilinde olduğunu, kendisinde sincap kalbi olduğunu ise dereye su almaya giden anneannemi gözleri yaşararak izlediğini görünce anlamıştım. ne geldiyse artık aklına. belki de "eva green varken dağın başında bunla yaşlandık." diye kahırlanmıştır. özledim seni gocaman, seni de keyfanı. telefonla konuşmayı sevmiyorum, biliyosunuz. aramicam o yüzden.