tek tek yazması da çok uzun sürdü yahu. fikirlerime geçeyim.
- takip edebildiğim kadarıyla, digiturk'ün internet üzerinden yayınında ödülleri yorumlayan kel abi "ses kurgusu ve ses miksajı dallarında ödülü alan film en iyi film ödülünü de alabilir" demişti. en çok onun göt olmasına sevindim.
- lady bird'ün 5 dalda oscar'a aday olması hem abartılıydı hem de hiçbir dalda favori olmadığı için ödül alamadan geceden eli boş döneceği belliydi. buna rağmen bbc, eleştirmenler tarafından değeri en abartılmış* film olduğunu haberleştirdi törenden hemen önceki gün: link . dunkirk'ün olacağı yere bütçesi küçücük, yönetmeninin tek başına çektiği ilk filmi yerleştirmek büyük akılsızlık. greta gerwig bile bu habere gülmüştür. törende ödül sunmak için sahneye çıktığını gördük en azından.
- dunkirk'ün 8 adaylığının 3'ünü ödüle dönüştürmesi bence eleştirilmeli. ses miksajı ve ses kurgusunda aldığı ödüller gerçekçi değildi ve akademi'nin christopher nolan goy goyu ile gerçekleşti bence. en iyi kurgu ödülü de çok tartışmalı. bu dalda the shape of water ve three billboards outside ebbing, missouri de adaydı. aldığı 3 ödül de yanlıştı.
- blade runner 2049'u henüz izlemedim ama görsel efekt dalında yarıştığı guardians of the galaxy vol. 2 ve kong: skull island'ı izlerken "oscar alabilirler" demiştim iki film için de. beklenmedik ama insanın hoşuna da giden bir kazanan oldu blade runner 2049. logan da en iyi uyarlama senaryo dalında ödülü kucaklasaydı nefis olacaktı ama call me by your name'in 4 adaylığından da eli boş dönmesine gönlü razı olmadı sanırım akademi'nin.
- kobe bryant'ın en iyi kısa animasyon oscar'ını kazanması pek garipsendi ama bence normaldi. ödülü almasının tek nedeninin amerika'da adının fazlasıyla bilindik olmasına bağlanması mantıklı olabilir ancak bu animasyonu yapmaya başladığını duyurduğu anda, bütün basketbol tutkunları heyecanlanmıştı. akademi de bu heyecan furyasına kapılmış olabilir. oscar'ı kazanmaından sonra, internette deli gibi geyik dönüyor kobe hakkında. "alamadığı tek ödül nobel"e çok güldüm.
- una mujer fantastica'nın en iyi yabancı film ödülünü alması genel olarak beğenilse de, nelyubov ve the square arasında geçmesi beklenen yarışta öne çıkması garipsendi. bu konuda digitürk'teki kel abi şunu dedi ve hak verdim: "bu film amerika'da gösterime gireli çok olmadı ve gişesi de oldukça iyi. izleyenler de filmden hoşlandıklarını belirtiyorlar. bu yüzden oscar'ı alması garip değil". trans bir insanın, oldukça çarpık olan fikirlerini her yıl değiştire değiştire insanların önüne sunan bir ödül törenini sunması ve hatta ödül alması (daniela vega olmadan una mujer fantastica'nın da olamayacağını düşünüyorum) bu yılki törenin en güzel ayrıntısıydı.
- gary oldman'ın winston churchill canlandırmasıyla oscar almaması mümkün değildi. yarıştığı adaylar arasında sadece daniel day-lewis biraz öne çıkabiliyordu ama oldman ödülü kazandı. akademi hem siyasi hem de savaş içeren filmlere bol oscar vermeyi hep sevmişti, halâ da seviyor. dunkirk bunun en berbat örneğiyken, darkest hour da en iyi örneği olabilir.
- three billboards outside ebbing, missouri amaçladığı 2 oscar'ı da aldı (en iyi kadın oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu). "en iyi özgün senaryo dalında da ödül alabilir mi?" diye düşünüyordum ben, olmadı. 7 adaylığı normaldi, 2'si de kesindi. ben böyle bakıyorum.
- the shape of water 13'te 4 yaptı. en iyi kostüm tasarımı ödülünü de alması gerekiyordu bence. guillermo del toro yer yer çok keskin eleştiriler de aldı bu filmle ("akvaryuma insan atıp rus-amerikan denklemini de filme soktuktan sonra oscar kazanılmaz" yazılmıştı hatta). en iyi yapım tasarımı dalında da beauty and the beast ya da the shape of water alacaktı ödülü zaten ve favori kazanmış oldu. del toro, hellboyvari filmler yapmaya devam eder umarım.
- i, tonya'nın allison janney ile kazandığı en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü de önce garipsedim ben. bana göre adayların hepsi birbirine yakındı ama laurie metcalf'ın lady bird'deki otoriter anne rolü oscar'ı hak ediyordu. lady bird'ün "çok abartılmış bir film bu yaae" şeklindeki yaftası, metcalf'ın da oscar'ını yedi bence. janney'nin çok fazla dalgalanmayan ve hep iyi bir seviyede bulunan oyunculuk performansı çok fazla eleştirmeme izin vermiyor. garip oldu, evet ama sürpriz diyemem.
- coco ile loving vincent arasındaki yarışı da, "amerikan popülerliği" ve "disney'in yaptığı işlere benzer animasyonların hakimiyeti" kazanmış oldu. loving vincent'ı amerikalılar'ın anlayamadığı da yazılıyor birçok yerde.
- en iyi belgesel dalında rusya'nın doping testlerindeki skandalını anlatan icarus kazanacağına, nefis bir suriye belgeseli olan last men in aleppo kazanaydı iyiydi. amerika'nın gözü orta doğu'da değil artık. insanları da suriye'yi pek önemsemiyor demek ki.