kültürümüzde muharrem ayında pişirilen geleneksel bir tatlıdır. hikayeye göre nuh'un gemisi karaya oturduğunda gemide kalan her türlü erzak bir kazana atılıp son bir yemek pişirilmiş ve ortaya aşure çıkmıştır. bu nedenle içine günümüzde eklenen elma dilimleri, portakal kabukları gibi taze şeyler gelenekte yoktur.
aşure pişirme adeti bu coğrafya'ya ait olup yalnızca alevi ve sünni müslüman kültüründe değil, tarifindeki ufak değişikliklerle ermeni ve rum kültüründe de görülür. her bir kültür bunu kendi inanç tarihinde yaşanmış bir şeylerle ilişkilendirir. bu nedenle semavi dinlerin öncesine, mezopotamya'ya kadar uzanma ihtimalini de göz ardı etmemek gerek.
aşurenin temel malzemesi buğday ve pirinçtir. içine bakliyat türleri: nohut, kuru fasulye, bazen yöresine göre kuru bakla, kurutulmuş meyveler: kuru üzüm, incir, kayısı eklenerek pişirilir. üstüne yağlı tohumlarla: ceviz, fındık, badem, çam fıstığı ile süsleme yapılır. yöresine göre aroma kazandırmak için gül suyu veya tarçın eklenebilir. bazı yörelerde pişirirken çok az miktarda kurban kavurması veya süt konduğunu da duymuşluğumuz var. tavuk göğsünü afiyetle yiyen bu bünye kurban kavurması fikrine hiç sıcak bakmıyor ama neticede aşure aşuredir ve her türlüsü yenir. yılın belirli zamanlanlarına bağlı olarak değil her daim tüketilecek bir tatlıdır.