bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
gece boyu "yarın konsere gideceğim, bu gece uyumalıyım" diye sürekli kendime telkinde bulunsam da, telkinlerim pek işe yaramadı ve tatil süresinde uyku düzenimin ırzına geçtiğim için tüm gece uyuyamadım.
sabah dışarıdaki işlerimi hallettikten sonra eve saat 14:30 gibi döndüm ve "azıcık uyuyayım, konsere ayık kafayla gideyim" dedim. 1-2 saatlik direnişten sonra uykuya yenik düştüm ve saat 18:00 sularında zorla uyanabildim. lakin bu sefer de ishal olacağım tuttu. "bu hafta gitmem artık konsere ya, haftaya giderim" diye planlar yapmaya başladım tuvalette ve nihayet zamanında çıkabildim.
sürekli cüzdanımda taşıdığım 5 yen'den ötürü müdür nedir evden çıkar çıkmaz otobüs geldi ama otobüsle gitsem çok erken konser salonuna varacağım için metroya kadar yürümeyi tercih ettim. neyse ki saat 19:30 gibi ulus'taydım. hatta akşam yemeği yemediğim için "yemek mi yesem şurada bir yerde?" diye düşünsem de "s***** et, eve dönünce yerim" dedim ve konser salonuna doğru yürümeye başladım.
konser salonuna girince baktım ki epey kalabalık bir sıra var gişede. biletimi internetten aldığım için gişeden bilet almak zorundaydım. "ahanda şimdi sıçtım" desem de sıra hemencecik bana geldi ve biletimi altım. işte bunlar hep 5 yen'in marifetleri. aferim sana pirinçten yapılma, ortası delik madeni para.
i.hizliresim.com/...
internetten yerimi ayırtırken çakallık yapıp 1 kişilik boş yerin hemen yanına bilet almıştım. çünkü benim gibi bireysel gitmiyor genelde insanlar konserlere. ama bu sefer benim gibi bireysel 3 kişi falan vardı. hatta bir adam işten çıkıp gelmiş herhalde elinde dosyalar falan vardı.
neyse efendim yerime doğru ilerlerken bir baktım benim yanımda 2 oğlan var. ben "belki kadın gelir muhabbet ederiz konserden önce" diye düşünmüştüm ama olmadı. zaten tek gelen kadın da pek olmadı orası ayrı.
neyse bu oğlanlardan birisi konuya vakıf değil, arkadaşı da bunu bilgilendiriyor falan. ama nasıl artist, nasıl artist... "ben klasik müzik konserine gidemeden duramıyorum" demeler, "bilkent senfoni de sezonluk biletim var" demeler falan. ama artistliği fosmuş ilerleyen zamanlarda anladım. ben de avizeye falan baktım, sahnenin resmini çektim beklerken.
i.hizliresim.com/...
derken ışıklar kapandı ve "oh be" dedim, konser başlayacak... efendim afedersiniz ama b** oh be oldu.
i.hizliresim.com/...
öncelikle sevgili romalılar, gözünüzü seveyim şu "konsere geldim!!! video çekmeliyim!!! eşe dosta 'ben kyaşik müjik konşerine giitm biliyon mu?' diye hava atmalıyım!!!!" kafasından bir kurtulun. bakın ben sadece konser öncesi foto çektim. konser sırasında değil fotoğraf çekmek telefonu elime bile almak gelmedi içimden. çünkü ben bu konserdeki her notayı duymak için para ödedim. rock konseri olsa ya da pop müzik konseri olsa kimse takmaz kaçan notaları. ama burada sanatsal bir eylem var. insanlar bu besteleri çalmak için yıllarını veriyor. bütün notaları hatasız bir şekilde çalmak için epey efor sarf ediyorlar, yazık günah.
kaldı ki, bir insan sevdiği bir müziği dinlerken nasıl başka bir şeye yoğunlaşmak ister, o anı kaçırmak ister hiç anlamıyorum. bir insan sevgilisinin yanında "dur azıcık telefonla uğraşayım" der mi? demek ki diyor bu adamlar. demek ki insanların çoğu aslında severek gelmiyor bu konserlere.
örneğin açılış parçası richard strauss'un Serenade Op.7 başlıklı bestesiydi ve ben bunu daha önce hiç dinlememiştim. ilk defa bu konserde dinledim ve sağolsun instagramcı tayfa ve şu iki entel maganda sayesinde dinlediğimden de bir şey anlamadım. bir de bu çok bilmiş öküz "heheh diğerleri çalmıyor lan sadece duruyorlar orada" demez mi performans sırasında... hani hiç kaçırmıyordun senfoni konserlerini? partisyon diye bir şey var bildin mi?
neyse strauss'un bestesini hiç bir şey anlamadan öylece dinledim. sıra mozart'ın serenade no. 10 başlıklı bestesine gelince rahatladım. o ilk ölçüler nedir öyle sayın mozart? nereye varmak istediniz, amacınız neydi? ilk ölçüler geçti bizim bu mallar yine bir sohbete başladı ama nasıl saçma sapan bir muhabbet... bu adam bir de bilkent senfoni'den kombine kapattım diye hava atıyor... daha önce mozart'ın bu bestesini dinlememiş o da belli yaptığı yorumlardan. ben elimden geldiğince dinlemeye yoğunlaşmaya çalıştım çünkü cidden çok seviyordum.
neyse bunların uykusu geldi herhalde bir ara sustular ben de epey rahat ettim. neyse ki güzelim eserin ortasından itibaren güzelce dinleyebildim.
ama cidden bu besteyi canlı dinlemekle kayıttan dinlemek çok farklıymış onu fark ettim. canlı dinleyince ciddi anlamda bir eargasm yaşıyorsunuz. ruhunuz bedeninizden uçup gidiyor başka diyarlara. mozart cidden bambaşka bir besteciymiş onu bir kez daha anladım.
neyse cidden güzel bir akşam geçirdim, sabote etmeye çalışanlar olsa da... lütfen eşe dosta hava atmak için gitmeyin şu klasik müzik konserlerine. ya cidden çok merak ediyorsanız ya da cidden çok seviyorsanız gidin. sonra benim gibi tek amacı müziği hissetmek olan insanlar size ana avrat sövüyor içinden.
neyse en azından şu mozart'ın şu bestesini dinledim ya canlı canlı, bu akşam benim için yeterli geldi bu. eserin %70'lik bir kısmında kendimi çok farklı bir yerde hissettim. bu da bana yetti.
haydi hayırlı tıraşlar.