briton dili ve latince'de "drustanus", galce'de trystan ve bazı yerlerde de tristram olarak geçen; memleketi cornwall (ingiltere) olan yuvarlak masa şövalyesi. tristan ve iseult isimli hikayenin kahramanı. ok atmak konusunda ustadır. biraz da asosyal birisidir. asosyal olduğu için de "lan bu çocukta bir şey var ama çözemedim" der diğer şövalyeler de.
kendisi cornwall kralı mark'ın yeğenidir. bir gün kral, "yeğenim, ben irlanda'dan bir kızla evleneceğim. hadi git de onu getir" der tristan'a. tristan bey de şövalye olduğundan "emredersiniz kralım" der ve iseult'u almaya gider. lakin yolda hem tristan hem de iseult yanlışlıkla aşk iksiri içerler ve birbirlerine aşık olurlar. bu aşk iksiri konusunda efsaneler farklı şeyler anlatır. bazıları kazayla oldu der, bazıları iseult içirdi tristan'a der, bazıları da planlıydı der...
neyse efendim tüm bu aşka rağmen iseult hanım, kral mark ile evlenir. ama iseult, sürekli tristan'ın peşinde gezer. ama aralarında cinsellik namına bir şey olmaz. çünkü tristan efendi, şövalyelik erdemlerini asla unutmaz, ne kadar büyü altında da olsa.
kralın danışmanları kral mark'a "bakın kralım bu böyle olmaz, bunlar yarın bir gün yatarsa ne olacak?" deyip dururlar ama kral mark, "siz benim yeğenimi yanlış tanımışsınız, o öyle şeyler yapmaz. iseult'u da kardeşi gibi görüyor zaten" der konuyu kapatır her seferinde. tristan, kral mark'ı babası olarak gördüğünden hep saygı duyar ve ona karşı suç işlemez; mark da tristan'ı oğlu gibi sever ve iseult da mark ona hep sevgiyle yaklaştığı için mark'ı sever.
ama günler geçtikçe hepsi de diken üstünde dururlar. mark "lan bu yeğen bana terslik yapmaz ama ya yaparsa?" der, iseult "tristan'a aşkım iksirden dolayıydı ama ya gerçekten ona aşıksam?" der, tristan da "lan nasıl bir belaya bulaştım, lanet olsun, kaçıp gitsem mi?" der...
en sonunda kral strese dayanamaz ve tristan'ı astırır, iseult'u da manastıra yollar. ama tristan yiğit ve savaşçı olduğundan muhafızların elinden kurtulur ve iseult'u da manastırdan kaçırır. çiftimiz morrois ormanlarına girer ve burada kral mark tarafından bulunana kadar saklanırlar.
kral mark, tristan'a "gözün kör olsun emi! bunca yıl sana baktım; yemedim, yedirdim; içmedim, içirdim; sana analık yapamasam da babalık yaptım; içtiğin şövalye andından utan!" der. tristan'da "benim suçum yok dayı, hem eşine de dokunmadım hiç. sal beni gideyim" der. kral mark kabul eder ve tristan britanya topraklarına doğru yol alır.
tesadüf de bu ya, britanya kralının kızının da adı iseult'dur. ama bu iseult, o kadar güzeldir ki "beyaz elli iseult" denmektedir kendisine. tristan, beyaz elli iseult ile evlenir ve mutlu bir yuva kurarlar.
bu arada bu hikaye efsane olarak anılsa da karakterler tamamen gerçektir. hatta cornwall'da tristan ve iseult'un mezar taşı hala durmaktadır.