Ankara'da Yaşlı bir kadın taksi çağırır taksiciye bir miktar lara verir ve tüm gün onu gezdirmesini ister. Ilk durak Anıtkabir'dir. Takskcinin yardımıyla mozoleye kadar çıkar ve bir karanfil bırakır, "verdiğim sözü tuttum" der. Sonra taksiciye bankaya gitmesini söyler, bir miktar vakit geçtikten sonra geri döner ve kiz yetiştirme yurduna gitmek istediğini söyler taksiciye, peşinede yaşlı bakım evine. Sonra adres mezarlıktir. Mezarlığa gelince taksiciye "tamam sen git beni gelip alacaklar burdan" der. Ertesi gün kadın gazetelerde çıkar "mezarlıkta ölü bulunan kadın" diye.
Mezarlıktaki kadin adalet yılmaz'dir. Türkiye'nin ilk kadın hakimlerinden. Daha ortaokulda okurken Mustafa Kemal okullarına ziyarete gelir ve orada sohbet ederken paşa nasihatte bulunur "muhakkak oku hakim ol". "tamam" der adalet. Paşa teyit ettirmek istercesine "söz mü" der. Adalet "söz" der.
Lise bitince İstanbul hukuk fakültesine gelir, okulunu bitirir, sınavlarını kazanır hakim olur. Eşiyle tanışır evlenir, iki çocukları olur. Önce eşini kaybeder adalet hanım kore savaşında. Sonra oğlu Fransa'da dış işlerinden gorevliyken ermeniler tarafından öldürülür. En son 1999 depreminde kızını kaybeder. Yapa yalnız kalır, ölümün geldiğini anlamış olacak ki son bi ziyaret eder paşasını, bankadaki parasını kız yetiştirme yurdu ve yaşlı bakım evi arasında pay eder ve yan yana yatmakta olan kocası ve oğlunun yanında son nefesini verir.
Adalet Yılmaz cumhuriyet kadınıdır. Cumhuriyetin ve onu getirenlerin sayesinde okur ve hakim olur. Karış karış gezer anadoluyu, çalışmadığı il kalmaz, her yere adalet götürür, aydınlık götürür, ışık götürür. Bilir yaşadıklarının hepsi cumhuriyet sayesinde olmuştur, o yüzdendir ki servetinin yarısını kız çocuklarına bırakır ki nice cumhuriyet kadınları yetişsin.
Mustafa Kemal 29 ekim 1923'de saat 10 da geldiği meclisten gece yarısı 12 de çıkmadan önce mecliste yaptığı konuşmada "Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimî ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mes'ut, muvaffak ve muzaffer olacaktır" demiştir ve ölene kadar da öyle yapmıştır.
1924 Erzurum depreminde bölgeyi ziyaretinde yıkıntının önünde tek başına oturan amcaya "amca kimin kimsen yokmu" diye sorduğunda "iki oğlumu senin emrinle cepheye yolladım ikisi de dönmedi ama olsun biz yoktan bi ülke kurduk, bi cumhuriyet yarattık o da bize yeter" cevabını alır.
Cumhuriyet bu toprakların en güzel miladıdır, bu toprakların gördüğü en güzel devrimdir. Herkese kutlu olsun...