1. Türkçeye tercüme edilmiş kitapların kahir ekseriyeti genel olarak tek bir adla tanınmıştır. Vadideki zambak, suç ve ceza, karamazof kardeşler, sefiller, yer altından notlar, savaş ve barış, diriliş, itiraflarım, babalar ve oğullar, ilahi komedya, denemeler, kapital, yabancı, budala, kumarbaz ve daha aklıma gelmeyen bir dünya kitap… bunlar on yıllardır farlı mütercimler tarafından defalarca tercüme edilmiş ve yayınevleri tarafından da defalarca basılmıştır. Kısa bir araştırma yapan herkes görecektir ki hemen herkes bu kitapları aynı isimle tercüme etmiş, aynı isimle basmıştır. Genel olarak bir kitap ilk tercüme edenin vermiş olduğu isimle tanınır ve daha sonra gelenler bir daha tercüme edecek olurlarsa aynı ismi kullanırlar. Aslında bu esas olandır. Çok nadir olarak yukarda @son kurt adam ın belirttiği durum yaşanır ve bu birden fazla isim meselesi çoğunlukla felsefi kitaplarda ve akademik kaygıyla hazırlanan kitaplarda (özellikle de tez kitaplarında) görülebilir. Bunun nedeni de akademik kitapların isimlerin çoğu zaman uzun ve birden fazla anlama gelebilecek şekilde konulmasıdır. Ama bunlarda bile birden fazla isim meselesi nadirdir. Çünkü bu kitapların muhatapları sınırlıdır ve çoğu zaman ilk tercüme çok kötüyse ikinci tercümeye kalkışılır. Yine de hem klasikler için hem de diğer kitaplar için kati bir şekilde şunu söyleyebiliriz: birden fazla isimle tercüme edilmiş kitaplar muhakkak vardır, ama birden fazla isimle meşhur olmuş bir kitaba rastlayamazsınız.
    Netice itibariyle burada iki sıkıntıyla karşılaşıyoruz. Ya Türkçe ismini kullanacaz bu durumda birden fazla başlık açılma riski var. Ya da orijinal ismini kullanacağız bu durumda da kitaba daha az ilgi çekme durumuyla karşılaşacağız. Birinci sıkıntı bence çok nadir gerçekleşir. Çünkü tekrar iddia ediyorum ki birden fazla isimle meşhur olmuş kitap ço çok azdır.
    Neyse sözü gereksiz uzattım. Amacımız sözlüğü kafamıza göre kullanmak değil elbette. Ve elbette açılıp okunabilir kurallar. Zaten kuraldan da haberdar olmuştum başlık taşındığında. Bir kuralı bir kişi istedi diye değiştirilsin gibi bir isteğimiz de yok. Ama sözlükler kadar eski olan bu kuralı bir kaziye-i muhkeme imiş gibi de göremeyiz. Nitekim irfana, hakikat diye bilinen şeylerin bile üzerinde düşünüp tartışmakla varılır.
    Diğer başlıkta ve burada yorum yazan veya artı-eksi kullanan arkadaşlardan, bu konuyu burada güzel bir üslup ve edepli bir dille konuşmaya davet ediyorum. Doğrusu bu hem daha güzel olur hem de lehte ve aleyhte görüşlerden istifade ederiz.
    #60310 adar | 7 yıl önce
    4kulzos ile ilgili