Atilla bira içerdi. Muazzam bir çadırı vardı. Konuklarına şarap ikram eder; kendi bira içerdi tahta bardağından. Egzotik bir çadırdı Atilla’nın çadırı. Sanki roma’da Bir ev havası da vardı; orta Asyalı bir Türk serseri başbuğun çadırı havası da. Dışarda sanki bazen lp bazen ince ince bir kar yağar çalıyordu. Ona flaggeum dei diyorlardı: tanrı’nın Kırbacı. Tanrı’nın, suçlarının cezası olarak onu gönderdiğine inanıyorlardı. Kibirlerindendi bu. Ve bu, büyük bir haksızlıktı. Atilla, hükmettikleri için kendi soydaşlarından da daha adil bir liderdi; bunu sorgulayabilirsiniz. O’nu tanımayanlar o’ndan kaçtılar. O’nu tanıyanlar o’na sığındılar davasına katıldılar.