yahari ore no seishun love come wa machigatteiru serisindeki baş karakterdir. genelde schopenhauer kötümserliğiyle, ve aynen schopenhauer gibi buddha felsefesine yakınlığıyla bilinir (garip bir şekilde ikisi de bunu reddetmiştir, yani kasıtlı bir schopenhauer yansımasıdır.). bu karakterin bazı sözleri şu şekildedir:
"gençlik bir yalandır ve kötülüğün bir biçimidir."
"varsayıyorum, bir oyunda olduğu gibi gerçek hayatta da kaydettiğimiz yerden başlama olanağımız olsa, hayatımızı değiştirir miydik? cevap koca bir hayır."
"iyi davranan kızlardan nefret ederim. sadece selamlaşmak bile onları aklımıza sokar. mesajlaşsan kalbin pıt pıt eder, ararsa bitersin. şu aptal gibi gülümsediğin anılara da bir bak! yine de ben bir daha kandırılmayacağım. sizin nesil buna kibarlık, iyi bir insan olmak da diyor. eğer sen bana kibarsan, başkalarına da kibarsındır. bazen bunu neredeyse unuttuğum bile oluyor."
"çok çalışmak kimseyi yarı yolda bırakmaz, ama hayaller yarı yolda bırakır. tek başına çok çalışmak da hayallerine ulaşacağının garantisini vermez. aslında çok çalışmanın hayallere ulaştırmayacağı bir çok durum var. yine de çok çalışmak, hayal kurmaya göre daha iyi bir avuntu."
"erkekler basit yaratıklardır." diyor arkadaş, kendisi de bir erkek olarak, ve devam ediyor "sadece konuşmayı denesen bile seni yanlış anlayabilirler. onlara yemek pişirsen çok mutlu olurlar. yemek lezzetli olmak zorunda bile değil." (burada yemek olarak yaptığım çevirinin orijinali aslında elyapımı kurabiye. biraz kültürel olduğu için doğrudan bizim kültüre aktardım.)
"dünya asla değişmez. senin kendini değiştirmen gerekir. peki kendini nasıl değiştirirsin? cevap basit, yeni dünyanın tanrısı olursun." (tabi burada death note'a bir gönderim mi var şüpheliyim.)
"başladığımız yere geri döndük ve artık tekrardan kendi hayatlarımızı yaşayabiliriz. hayatta reset düğmesi yoktur, ama hiç değilse ilişkilerini resetleyebilirsin." (reset mevzusunu olduğu gibi bırakmayı uygun gördüm.)
"insanlar genelde kendilerini değiştirirse dünyayı değiştirebilecekleri izlenimine kapılır. bu hiç de doğru değildir. insanları diğerleri üzerindeki yargısı stereotipleri oluşturur ve bu bildiğiniz her şeyden kalıcı bir etkiye sahiptir. yalnızlar yalnızlığa zorlanır. eğer çok çalışarak ayakta kalmayı düşünüyorsan herkesin hedefi olursun. bu, bu çürük dünyanın en boktan kuralıdır." (burada kendi fikrini çürütüyor gibime geldi.)
"bu dünyada pek de umursanmayan yalnızlardan daha gerçekçisi yoktur. hayatımı umursanmayan yalnızların şu üç 'asla' ilkesiyle idame ettiriyorum: (i) 'asla' umut etme, (ii) 'asla' yüreğini açma ve (iii) 'asla' şirin sözleri içselleştirme."
"eğer biraz daha sıkı fıkı olursak ben bile seni arkadaşım olarak görebilirim."
"(hayata dair) sahici bir şeyler arzuluyorum."
"insanlarla konuşamıyorum falan değil, sadece şu boş laflara dahil olmuyorum."
"hayat asla iki kere yaşanamaz. şu anki oyunculuğum da bir şekilde son bulacak. ve eninde sonunda bundan pişmanlık duyacağım."
"sahte insanların korumaları gereken bir imajı vardır. gerçek insanlar (imajlarını) umursamazlar bile."
"herkes geçmişine köledir. sen ne kadar yaşamını sürdürmeye çalışsan da şöyle bir gökyüzüne baktığında geçen yılın olayları üzerine gece görünen yıldızlar gibi çullanır. geçmişine gülüp geçemez ya da kafandan atamazsın. durmaksızın yüreğinin bir kenarında taşırsın. yersiz zamanlardan dirilmemesini umarsın." (aslında son kısımda "yersiz zamanlarda dirilmesini beklersin." orijinale daha yakın bir çeviri ama karakterin demek istediği şeyin türkçe yansıması bu diye düşünüyorum.)