Yaklaşık iki yüz yıl önceki Avrupa’nın edebiyat dünyası için şu müthiş tespitleri yapmış yazardır:
“hayatta nasılsa edebiyatta da öyledir: her nereye dönerseniz kendinizi düzelmez, yola gelmez bir insan güruhuyla karşı karşıya bulursunuz. Her tarafı her bir köşeyi doldurmuşlar, tıpkı yaz sinekleri gibi sürü halinde her yere doluşup her şeyi kirletiyorlar. Bir yığın berbat kitap, (...) İnsanın zamanını, parasını ve dikkatini gasp etmektedirler. (...) Bunlar ya safi para kazanmak ya da makam mevki elde etmek amacıyla yazılırlar. Dolayısıyla sadece yararsız değillerdir, fakat aynı zamanda müspet zararda verirler. Mevcut edebiyatımızın yüzde doksanı halkın cebinden birkaç kuruş aşırmaktan başka hedef gözetmez. Ve bunu başarmak için yazar, yayıncı ve eleştirmen el birliği edip güçlerini birleştirmişlerdir. Dolayısıyla okumak söz konusu olduğunda, ‘geri durabilmek’ çok önemlidir. Geri durulacak yeri kestirmedeki maharetini esası, zaman zaman neredeyse salgın halinde yaygın olarak okunan herhangi bir kitabı sırf bu yüzden okumaktan ısrarla uzak durmaktır denilebilir. (...) Ama şunu asla unutmayın ahmaklar için yazanlar her zaman karşılarında geniş bir dinleyici kitlesi bulurlar.
Okuma zamanınızı sınırlamaya dikkat edin. Okumak için ayırdığınız vakti de münhasıran bütün zamanların ve ülkelerin büyük kafalarının eserlerine tahsis edin. (...) Okunması halinde gerçekten bunlar bir şeyler öğretir ve insanı eğitir.”