1. ile özdeşleşen bir denizci efsanesi.

    , her ne kadar serisinde yer alması ile büyük bir bilinirliğe ulaşsa da, yazılı edebiyatta yer alan kökeni 1800'lü yıllara kadar uzanır.

    , nu geçmeye çalışan ve başarısız olan korsanlar arasında efsaneleşmiş olan 'un efsanesidir. , 'nın geçilmesi zor bir bölgesi olarak denizlerin merakını cezbeden; cesaret edenleri ise suların dibine gömen bir durak olmuştur. karanın ve denizin iç içe geçtiği, derin ve sığ suların birbirine karıştığı bir bölge olduğu için denizciler bu bölgeyi "şeytanın dünyadaki evi" olarak adlandırmışlardır.

    cesur denizciler, ndan çıkıp, avrupa sularını terk edip afrika kıtasının kıyı şeridi takip ederek en güneye indikten sonra na ulaşabilirler. , denizciler için dünyanın ezgozik bölgelerine açılan bir kapıdır ve hemen hemen tüm denizciler, ümit burnunu geçerek dünyanın diğer ucundaki zenginlikleri tatma arzusundadırlar. ancak ümit burnunda yaşayan şeytanın hiç kimseye şarkı merhameti yoktur.

    ve 'nın na ulaşmasının bir gün öncesinde yelken açan gemi ve tayfası, burnu geçmeye çalışan bir çokları gibi tamamen kaybolmuştur. denizciler, bu bölgede kaybolan gemilerin cehenneme çekildiğine ve denizcilerin, şeytanın krallığında köle olarak tutsak edildiklerine inanmaktadır. davey jones ise ümit burnunu geçmeye çalışanlar arasında en cesaretli kaptan olarak anılmaktadır; çünkü davey jones'un diğerlerinden bir farkı vardır.

    , hayatı boyunca gerçek aşkın ve sadakatin peşinden koşmuş bir denizcidir. hayattan tek beklentisi gerçek sevgi ve sadakat ile kendisini sevecek biri olmasıdır; ancak hiçbir denizciye bu şekilde gönlünü ve sevgisini verecek bir kadın olmadığına inandığı için, kaybedeceği hiçbir şey olmadığına inanarak kendisini denizlere adamıştır. işte 'un, diğer denizcileri kendisine hayran bırakacak cesaretinin temeli bu adanmışlıktan gelmektedir.

    nu geçme çabasının öncesinde tayfası ile birlikte dinlenen, yemek ve su ikmali yapan uçan hollandalı, tüm hazırlıkları tamamladıktan sonra yelken açarlar. denizde geçirdikleri ilk iki gün boyunca sükunetle yol alan , üçüncü gün büyük bir fırtına ile yüzleşirler. gökyüzü karanlığa gömülür ve rüzgar tersine döner; ancak nu artık göremeyecek kadar uzaklaşan ve amaçlarına yaklaşan için vazgeçmek bir seçenek değildir. için ne geri dönüş vardır ne de şeytanın krallığına gidiş. tek yok ümit burnunun geçilmesidir.

    talihsizliklerin daha artması ile bir girdabın içine giren , rüzgarı arkasına alıp girdaptan çıkmak yerine, amacından vazgeçmez ve dosdoğru girdabın kalbine yol alır. bu sırada ise, 'in operasında yer alan o meşhur sözleri sarf eder:

    "ey iblis, ey karanlıkların kralı, denizcilerin düşmanı. işte geldim krallığının kapısındayım. sana yemin ediyorum ki, inandığım tüm şeyler adına andım olsun ki, geçeceğim burayı. eğer geçemezsem krallığının en acı yerine gitmeye razıyım. senin pis yuvanda sana kulluk edeceğim, sana köle olacağım."

    bu sözlerin ardından uçan hollandalı girdabın dibine çekilmiş ve lanetlenmişlerdir. tüm tayfa ve kaptan, gemi ile birlikte şeytanın hizmetine girmiş; cehennemdeki kralın kölesi olmuşlardır.

    fakat şeytan, ve 'ya lanetten kurtulabilmesi için bir şans vermiştir. şeytan'ın gösterdiği bu iyi niyete göre ve tayfası her yedi yılda bir karaya çıkacak ve bir limana gideceklerdir. yedi günlük bir macera sonunda kendisine bir aşk bulacak ve tekrar denize dönecektir. eğer bir sonraki yedi yıl bittiğinde, aşkı hala onu bekliyor olursa , ve mürettebatı özgür kalacaklardır.

    efsanesi, bir denizci efsanesi olmanın ötesine geçip hem denizciler arasında bir kült haline gelmiş hem de edebiyatta kendisine fazlasıyla yer bulmuştur.

    , (1855) ve (1822) eserlerinde efsaneyi anlatmıştır. , efsanesinden esinlenerek isimli şiirini yazmıştır. Geminin kaptanı ise denizci argosunda denizin ruhunu temsil eder. Denizin dibine gitmek yerine 'un yanına gitmek kullanılır. ve gibi çoğu korsan öyküsünde denizciler konuşurken ve 'ya gönderme yaparlar.

    ise edebiyatta ilk kez 1726'da 'nun eserinde, ilk karakter tanımıysa 1751'de yayımlanan 'in eserinde yer almıştır. Bu tanımda , alev nefesli, boynuzlu, kurbağa başlı bir canavar olarak tanımlanmıştır. 'in , 'in ve 'ın isimli eserlerinde 'a göndermeler yapmışlardır.

    Hikayeye inanan onlarca denizci nu ziyaret edip fırtınalı günlerde gemiyi gördüklerini iddia ederler. Denizcilerin sözlerine göre uçan bir gemidir. Fakat günümüzde bu geminin sadece bir tür serap olduğu bilimsel kanıtlarla ispatlanmıştır.
    #57437 the ancient one | 7 yıl önce
    0efsane