Dilimize ilk kez 1881 yılında mehmet nadir bey tarafından çevrilmiş ve hazine-i evrak'ta yayımlanmıştır.
"varlık mı, ya yokluk mu? Budur mesela işte; dîv kaderin gadrine etmek mi tahammül, ya karşı gelip cûşuna seylab-ı fenanın Vermek mi bu tûfân-ı belâyâya nihayet? Bunlardan acep hangisi icâb-ı necâbet? Bir hâlet-i diğer değil, ölmek uyumaktır; Yapan bulur evvel uyku ile zucreti kalbin Bin zahm ki miras-ı tabiisi bu cismin; Olsaydı eğer mesele bu tarzda münhal Kim can ü gönülden ona olmazdı şitâban? Ölmek uyumaktır; uyumak... Belki rüya, Zira şeb-i makberde biz olduk da kefen -pûş Sonsuz bu ölüm uykusunun var mı ki bir ferd Bilsin nasıl evhâmı, ne rüyaları vardır; Bunca senelerden beri bu fikirdir ancak Temdit eden âlâm-ı siyehrenk hayatı. Devrân-ı sitem-pervere, tahkîr-i zamana, Bî-dadların ettiği bî-dadî ve zulme Tarîz ve tasallutlarına ehl-i gururun, Sevdâ-yı muhakkirle gelen yeis ve fütûra, Lâ-kaydî kanuna, hükûmetteki cebre, Alçakların ehl-i hünere ettiği levme, Kim eyler idi sabır, kim eylerdi tahammül, Bir hançer ile mümkün iken hâtime çekmek? Bir korku uyandırmasa ferdâsı memâtın Kim ister idi bârgiranıyla hayatın Bin türlü meşakkatte enin etmek, ezilmek? âzimleri hiç dönmez olan âlem-i mechûl; Etmekte tereddütle irâdatı perişan, Dünyada bu malûm fenalıkları nâ-çar, Muzlim o fenalıklara ettirmede tercih. Âlemde tefekkürdür eden bizleri korkak, Bârid olan evvel sarsar Fikret eder itfa Her yaktığımız meş'al-i tasmîm ü kararı. Bin şevk ve meserretle husûle gelen amâl Evvel manzar önünde olarak ricate mecbûr, Âhir olur umman-ı hayalâtta pinhân.