bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
Masadan kalktıktan sonra yola düştü nereye varacağını bilmeden yürümek, yükünü atmak umuduyla bir sahilde. Denizi izlemek hiç düzeltmemişti kırgın olduğu zamanları, ama bir umut koşardı en yakın sahile. Koştu da yine.
Kırılıveriyor hassas yürekler. Bir an yetebiliyor, bir kelime. Öncesinde hissedilen o derin ve anlamsız gelen terk edilmişliğin vücut bulmasına yeten bir sözcük. Kırıveriyor işte o kocaman bedeni. Kırıp geçiyor içinden bir kurşun yarası gibi, ama soğumak bilmeden.
Buna ters düşerdi yine de. Hiç aklında tutamazdı kırgınlıklarını, belki de bu yüzden kinlenemezdi, kinlenenleri de anlayamazdı. Sadece bilirdi ki, daha önce de çok defa kırılıvermişti. Kırılıvermiştim diyor ama aslında çok kırılmıştı, öyle değilmiş gibi devam edebilmesi, o gücü kendinde bulabilmesi için 'kırılıvermek' olmuştu 'çok kırılmak' onun kalbinde. Belki de daha çok zihninde. Hangisi yönetiyorsa orda işte. Zordur kırılmak aslında. Hissetmek, kötü hissetmek gereklidir öncesinde bir sebepten. Zor olan budur işte. Mutluyken mutsuzluk hissedilir mi? Hissedilirse zordur. Sonra da bir söz ile kırılır, kırılıverir insan. Öyleydi o.
Denizi izledi. İyi gelir diye. Gelmedi.