zaman zaman köy enstitüleri geri gelsin diye bi gazlanıveriyoruz. zamanı içinde köy enstitüleri son derece başarılı bir projeydi. son derece vasıflı insanlar çıktı buralardan. şairler, yazarlar, sanatçılar, öğrencilerine kendi çocuklarından daha fazla değer veren öğretmenler çıktı.
köy enstitülerinin en güzel yanı müfredat farkıydı. bu okullarda yetiştirilen öğretmenler her türlü uygulamaya yönlendirilir, marangozluktan tut bir müzik aleti çalmaya kadar. yetiştirdikleri öğrenciler de köy çocuklarıdır. ilkokulda temel eğitim alıp daha sonra devam etmeyecek çocuklara teorik bilginin yanında hayat bilgisi, temel uygulamalar öğretilirdi. çiftçilik yapacak çocuğa mercidabık savaşının tarihini ezberletmek yerine ağaç budamak aşılamak öğretilirdi. ya da ikisi birden. neyse şu anda memlekette tarımsal üretimin çökmüş olmasının bir sebebi de köy enstitülerinin kapatılmış olmasıdır.
köy enstitüleri başarısız değil, başarılı oldukları için kapatıldılar. büyük toprak sahipleri böyle giderse biz bu köylüyle baş edemeyiz diyerek siyasete baskı yaptıkları için kapatıldılar. bu gün yaşadığımız cehalet krizlerinde aklımıza köy enstitüleri düşüyor ister istemez. ne var ki artık köy kalmadı memlekette. nüfusun büyük çoğunluğu kentlerde öyle ya da böyle yaşamayı tercih etti. kalan köylerde de yaşlılar var yalnızca. köy enstitüleri artık bir düş. şehirdeki çocukların nasıl eğitileceği meselesine çözüm değil. kaldı ki bu işi organize etmekten sorumlu kişiler cahil insanı tercih ediyor. bu tercihin bedeli ağır ve çok değil, bir nesil sonra ödenecek. bilgi okulda değil artık. yine de en azından kendi çocuklarımıza merak etmeyi, sorgulamayı, bilgi edinme yöntemlerini öğretebiliriz.