1960 doğumlu aktris. on yıllardır hak ettiği oscar heykelciğini still alice ile 2014 yılında kendisine verebilen akademi'nin de bacağına sıçayım.
oyunculuk kariyeri kötü dizilerle başlamış bir aktristir moore. zaten 20'li yaşlarının sonunda keşfedilmiş, popülerleşmesine izin verilmeden kötü yapımlarda oynatılmıştır. zamanının oyuncusu olduğunu düşünmüyorum, 10-15 yıl önce doğmuş olmasını dilerdim. the hand that rocks the cradle ilk iyi filmidir, yan rollerden birini canlandırmıştır. 30'lu yaşlarının ortalarına gelirken, buster keaton güzellemesi olan benny and joon'daki yan rolüyle dikkat çekebilmiştir. birkaç yıl içinde de jurassic park'ın ilk filmindeki "sarah harding" rolüyle artık tanınan bir aktris haline gelmiştir. bundan sonra da film tercihleri her zaman iyi olmuştur.
boogie nights , the big lebowski , psycho (gus van sant'ın kötü yorumlar almış filmi), a map of the world ve magnolia'da yer aldıktan sonra, popülerliğini tavana vurduran "Clarice Starling" rolüyle hannibal filmi hak ettiği yere çıkmasını sağlamıştır. halen daha clarice rolünde o kadar da iyi bir oyunculuk sergilemediğini, mimiklerini kontrol edemeyen acemi bir aktrismişçesine rol yaptığını düşünürüm. boogie nights ile bu başarıyı yakalamalıydı bence, hannibal ile değil. ancak şunu da kabul ediyorum elbette: hannibal ile kendisini kabul ettirdiği hollywood, ona çok daha derin, yeteneklerini sınırsızca gösterebileceği filmlerde yer alma fırsatını vermiş oldu. evolution, far from heaven, the hours (izlemeyenlere şiddetle öneririm. filme uyarlanmış en iyi virginia woolf eserlerinden biridir, her ne kadar senaryoda adı geçmese de) ve laws of attraction'da yer almasının ardından, film seçimleri kıyamet sonrası senaryolara doğru yöneldi. biraz korku sineması, biraz gerilim, biraz da bilim kurgunun senaryolarını oluşturduğu filmlerde daha iyi performans sergilediğini düşünüyorum ben. the forgotten bunun en iyi örneklerinden biridir mesela. izlemenizi öneririm.
children of men, savage grace, blindness (en iyi jose saramago uyarlamalarından biridir bana göre), a single man, chloe, the kids are all right, being flynn (izlemenizi öneririm), what maisie knew, carrie (stephen king'in romanının en yeni uyarlaması. güzeldir, öneririm), maps to the stars ve still alice filmografisinin değerli parçalarıdır benim gözümde. 2 yıl kadar önce çıkan maggie's plan var bir de. izlemedim ama senaryosu ve oyuncu kadrosu ile oldukça iyi görünüyor. iyi eleştiriler almıştı bu filmde de moore.
adının ne the hunger games ile ne de crazy, stupid, love ile birlikte anılmasından hoşlanıyorum. sanki bu iki popülerlik abidesi onu şu zamanki haline taşımış gibi değerlendiriliyor, üzülüyorum. yapmayın.
magazinel: - gençliğinde şöyle bir afetmiş kendisi. şimdiki halini de yıllanmış şaraba benzetmek oldukça gerçekçi olacaktır. - bir süre botoks ve estetik üzerine düşünmüş ancak kendi üzerinde denememiştir. zaten bu işlere girecek olsaydı, vücudunun büyük bölümünü kaplayan çillerini yok etmeyle başlardı, di' mi? - ergenliklerinde olan bir erkek ve bir kız çocuğu vardır. ailesi şöyle dir yani. çocukların fiziksel görünümleri tamamen kendisine çekmiştir. - askeri hakim olan bir baba ve işçi olan bir annenin çocuğuymuş. - sinema endüstrisinden para kazanmaya başlamadan önce boston'da garsonluk yapıyormuş. - küçük erkek kardeşi peter moore smith'in yazarı olduğu bir kitabın yayın haklarını almış. - 26 yaşına kadar yüzmeyi, 27 yaşına kadar da araba kullanmayı bilmiyormuş. - 5-6 yıl önce 127 bin euro değerindeki mücevherleri evinden çalınmış. - yogaya bayılıyormuş. - ateistmiş.