bundan birkaç yıl önce * , evi yeni taşımışız. daha önceden tarihi eserden hallice yaşamını sürdüren; buzul çağını yaşamakta olan dondurucu kısmına bira şişesi sığdırmaya çalışırken çok zekice (!) bir davranışla bıçağın sivri kısmıyla girişip havasını kaçırmak suretiyle tamamen işlevsiz hale getirdiğim buzdolabını atalım mı ne yapalım diye düşünmekteyiz. babam ısrarla tamir edileceğini iddia ederken annem herkesten habersizce sokaktan geçen eskiciye buzdolabını kuş kadar para karşılığında verir ve bu parayla daha zekice bir hareketle nutella alır. o kaosta neyin nerede olduğundan bihaber aile fertleri sabah kahvaltı yaparken annem nutella kavanozunu babamın burnuna doğru uzatıp:
anne: buzdolabı yer misin hayatım?
baba: ...
ben: anne buzdolabı nerede?
anne: sattım ben onu, nutella aldım...
babam sinir küpü ama sesini çıkarmaz. yeni buzdolabı alınır ve yaşam normale döner ama trollükte annemle yarışan babam bu olayı unutmaz. aradan aylar geçer. bu sefer bulaşık makinesi bozulur ve tamire gönderilmesi gerekir. bir gün annem evde yokken bulaşık makinesi tamire yollanır ve makineden boşalan kısma 4 adet karpuz yerleştirilir. annem eve geldiğinde: