1. Öğrencilik hayatı güzeldir. Arkadaşlar, muhabbet, goygoy, ders çıkışı bir yerlere gidip takılmak... Güzel şeyler...

    Bu güzellikler insana geçen yıl kendi kendine vermiş olduğu "önümüzdeki yıl günü gününe çalışacağım" sözünü unutturur. Ne de olsa sınava daha çok vardır. Elbet birileri derse giriyor, üstüne üstlük bir de not tutuyordur.

    Vizeler bu hızla geçer. "finalde toparlarız" denir. Final tarihi yaklaşır. "Daha üç gün var, ders notlarının fotokopisini de çektirdim zaten" denir. Finale iki gün kala durumun ciddiyeti kafaya dank eder. "Oturur sabahlarım hacı, hiç mi sabahlamadık" denir.

    Sınavdan önceki gece ders notları açılır. Okunmaya başlar. Kitaplar karıştırılır. "Bu üniversite hocaları da konu başlıklarını verip geçiyor, 3 ayda bu kadar kitap mı işlenir" diye hocaya küfür edilir.

    Gece 24:00 olduğunda motivasyon yükselir. Su ısıtıcının düğmesine basılır, uyanık kalmak için kahve içilir. Çalışacak çok konu vardır. Konuların hepsine çalışmak mümkün olmayacağı için "soru gelebilecek yerlere bakalım" denir. Vizeyi kurtarıp sınavı geçmek için gerekli not hesaplanır. Yaz tatilinde ne yapılacağı akıldan geçer. Kitabın %60 kadarı okunur, gözlere uyku çöker. Bir kahve daha içilir. Kalan kısım okunsa da anlaşılmaz. Uyusan uyanamayacağına korkarsın. Uyanık kalsan kafan almaz.

    Sonra biraz açılır gibi olursun, az daha okursun.

    Fakat...

    O kaçınılmaz an gelir. Ufukta bir aydınlık. Gökyüzü renginde siyahtan laciverte, lacivertten maviye kayan bir renk. Sabah olmuştur.

    Sıçtın mavisi, ufukta görünen mavinin tonudur.

    Benzer duygular için ayrıca
    (bkz: )
    #45448 Keltox | 8 yıl önce
    0renk