annemle babam izlerken az önce denk geldiğim ve sabah sabah damarlarımdaki tüm kanın çekilmesine sebep olan program. kayıp bir çocuk, adı ceylin, 10 yaşında... 3 gün önce evinin önündeyken kayboluyor. komşuya su içmeye gitmiş ve bir daha görülmemiş. çocuğu etrafta ararken birdenbire dedesinin telefonuna bir mesaj geliyor, "çocuk elimizde, polise haber vermeyin" diyor mesajda. mesajı yollayan kişi o gün su içtiği evde yaşayan 19 yaşındaki bir genç. dede hemen polise haber verip mesajı gösteriyor... çocuk her yerde aranıyor ama 3 gündür bulunamıyor...
bunlar üzerine canlı yayında dedeyle röportaj yapılırken aniden o eve sırasıyla polis ekipleri, olay yeri inceleme aracı, ambulans, cenaze nakil aracı ve bir adet toma geliyor. ekranın başında kanımız donuyor. içtiğim bir bardak çay zehir oluyor. kalabalık... dede perişan, ceylin'in anne-babası ayrı, ortalarda bile yoklar. benim çocuğum olsa diyorum, mahalleyi ateşe veririm... kimse bir şey yapamıyor. öylece bekliyor herkes.
adı ceylin, 10 yaşında... daha 3 gün önce onu kimsecikler tanımazken ölümü bir televizyon programında reyting malzemesi oluyor. akrabalarının geçirdikleri sinir krizlerini canlı canlı, full hd ve tek kelime etmeden izliyor insanlar ekran başında.
anne ortalarda yok...
dede perişan...