1. öncelikle daha en sevdiği renge karar verememiş gençleri, ergenlik, delikanlılık yaşında kutulara koyup "şimdi kararını ver ve karara göre ömrün boyunca hukukçu, mühendis, tarihçi, dil uzmanı olma şansını yitir" diyen şu abes sisteme çıkışmamız gerekiyor.

    sistemin derdi zekayı, bilgiyi, ilgiyi ölçmek falan değil. elemek. üniversite okumayı zorunluluk gibi gösterip, sonra zaman kaybından öteye derman olmayacak yüzlerce bölümü tepeleme doldurana kadar bir kanala sokmak. sokmak ki en deli, en vizyoner yaşları bomboş geçsin, sistemin başına bela olmasınlar. önden saçma sapan sınıflara ayırmak da bunun bir parçası.

    Türkiye'de sayısalı yapamayan öğrenci sözelci olur. tersi doğru değildir. istisnalar bir yana, ezici çoğunluğa bakarsak manzara bu. başından bu şekide bölümüne "sokulan" öğrenci kendi zekasıyla, kapasitesiyle ilgili güven sorunları yaşayabiliyor. aslında sorun zekasında değil, tek bir kişilik tipine hitap eden matematik eğitiminin onu daha yıllar önce gözden çıkarmış olmasında.

    neyse konuyu dağıtmayalım. toparlamadan da bırakalım. son sözüm: daha şu yukarıdaki üç paragrafı anlamaktan aciz, geometriden ful çeken ne cevherler var. meleketin matematik sınavları değil zekayı, matematik bilgisini bile ölçmüyor. tek ölçtüğü çalışma disiplini. köprüyü geçene kadar netlerinizin peşinde koşun ama sonrasında hiç bir anlamı olmadığını da bilin.
    #44135 son kurtadam | 8 yıl önce
    1tespit