1. türk eğitim sisteminin günümüz gençlerini sayısalcı, sözelci, eşit ağırlıkçı gibi sınıflandırmasından kaynaklanan ve kendini bir gruba dahil edip diğerlerini küçümsediğinde ufacık bir ego tatmininden başka bir kazancı olmayan kişilerin üzücü beyanıdır. insanları sınıflandırmak, üzerlerine etiket yapıştırmak, sen bilmemnecisin, sen de şöylesin, o zaman gerizekalısın, ben de dünyanın en zekisiyim çünkü ben de bilmemneyim gibi tanımlar yapmak ne yazık ki ülkemizin en büyük hastalığıdır. kimse birbirini sevmez bu ülkede... alt komşu üst komşuyu sevmez, bu apartman diğerini sevmez, bir köy yanıbaşındaki diğer köyü sevmez, galatasaraylısı fenerbahçeliyi sevmez, x partili y partiliyi sevmez ama yoo biz misafirperver ve sevgi dolu bir milletiz değil mi? yalnızca yabancı turistlere karşı misafirperveriz hatırlatayım..

    konudan sapmadan şuna da geçeyim ki sayısal bölüm okuyan insanlar (mühendis, mimar, doktor vs) ne kadar gerekliyse sözel bölüm okuyan insanlar (sanatçı, arkeolog, dil bilimci vs) da bir o kadar gereklidir. kaldı ki sayısal okuyup sanatçı olmaya karar veren ya da sözel bölümdeyken veteriner olmak için yeniden sınavlara giren insanlar da var çevremizde. bunun yanında hayatında üniversite görmemiş ilkokul mezunu ama bu güne dek binlerce kitap okumuş, kendi kendini eğitip birçok başarıya imza atmış insanlarla da karşılaşmak mümkün zaman zaman.

    bir gün yaşlanırsınız, şansınız varsa birçok insan tanırsınız ve hayatın sayısaldan-sözelden, etiketlerden ve sıfatlardan ibaret olmadığını anlarsınız. ya da hayatınızın sonuna dek insanları sınıflandırıp mutsuz ve huysuz bir şekilde emekliliğinizi beklersiniz.

    not: sözelspor.
    #44130 the fool | 8 yıl önce
    0tespit