porno: yetişkinler için cinsellik içerikli ürünlerin tamamına verilen genel isim.
çok uzun yıllar önce, evdeki çekmecelerden birinde bulduğum dergilerle tanışmıştım bu zımbırtıyla. o zamandan bu yana sürekli dirsek mesafesindeyiz porno ile. hayatımın içerisinde bir şekilde yer bulmayı başardı daima.
orta okulun başlarında, bulduğum dergilerden fotokopi çekerek, sayfa sayfa satmaya başlamıştım sınıfta. dergileri çantamda okula götürür, teneffüslerde para karşılığı okuturdum sınıftakilere. hatta dergilerin çantamda olduğunu bilen iki yakın arkadaşım, bir ders arasında çantamı kaçırıp eve gitmişlerdi. son ders geri dönüp çantayı iade etmişlerdi.
orta 2'deyken, bizim muhitte korsan cd satan birinin deposunu keşfetmiştik arkadaşlarla. bir gece gizliden gidip depoyu patlatmıştık. biz oyun ve film cd'si beklerken yüzlerce porno cd çıkmıştı karşımıza. üç arkadaş, orta okulun son iki senesinde deli gibi film satmaya başlamıştık. o dönem yeni yeni cd playerlar ve bilgisayarlar evlere girmeye başladığı için tam bir vurgun yapmıştık. cd'ler benim evimde muhafaza edilirdi. bir önceki gün sipariş toplanır, paralar alınır, sonraki gün ürünler teslim edilirdi. en çok satanlar lezbiyen pornosuydu elbette. o dönemlerde müşterilerimiz(!) penis görmekten pek haz etmezlerdi. bu sebeple fiyat düzenlemesi bile yapmıştık. gay pornosu 1 tl, normal porno 2 tl, lezbiyen pornosu 4 tl, grup orgy vs olanlar özel olarak 5 tl idi. bu dönemin en büyük etkisi -benim için- elime geçen her cd'yi izlemek gibi bir huyum olduğundan 12-13 yaşında envayi çeşit film ve fantezi görüp öğrenmiş duruma olmamdı.
liseye geçtiğimde bilgisayarların ve adsl bağlantıların yaygınlaşmasıyla işler kesatlaşmıştı ve gittiğim lise maltepe pazarına yakın olduğundan bana pek ihtiyaç kalmamıştı. o yüzden elimde kalan ve satamadığım cd'lerin bir çoğu hala cd'leri zulaladığım dolabın içinde bir yerlerde duruyor. cd satamıyordum; ama eve internet bağlanmasıyla interntteki porno dünyasına deşelemeye başlamıştım.
renkli ekranlı, video oynatma özellikli, kameralı vs telefonlar yeni çıkmıştı o dönemde. artık cd işi bitmiş, bluetooth ile .3gp ve .mp4 formatında düşük çözünürlüklü video aktarımları revaçtaydı. sanırım video editing işlerine de ilk bu şekilde başlamıştım. cd içerisinden avesq.dat dosyasını .mpeg'e, .mpeg'i .mp4 ve .3gp'ye çevirip telefona atar, video başı 1 tl'den paslardım sınıftakilere. işte bu ticaret ve araştırma dürtüsü beni sektörün her alanını öğrenmeye, daha da derinlere ve garipliklere doğru gitmeye iteklemişti. 17 yaşıma geldiğimde 2 girls 1 cup olarak bilinen olaylar da dahil olmak üzere internette erişebildiğim her kategori konusunda bilgi sahibiydim. *
2007-2008 sonrasında zaten internet dünyası da uçsuz bucaksız bir hale geldi. 2005'te youtube'un kurulması video stream sitelerine ön ayak oldu ve ben pazarlama sektöründen çekilip kendi arşivlerimi yapmaya başladım. evde hala 1tb'lık harici disklerden biri bu arşivi barındırmakta. belki günün birinde açık arttırmayla satarım diye bekletiyorum.*
2010 sonrası porno dünyası o kadar garip bir hale geldi ki, çok uzun bir süre "e bunu herkes yapıyo" kıvamında bir tepkisizliğe sahipken, ben bile gördüklerim karşısında "oha lan bu ne böyle" diyorum artık. internet sayesinde karanlıkta kalan fetişlerin ve extrem olayların ortaya çıkmasından mı yoksa insanların hep daha fazlasını istemesinden kaynaklı bir sınır zorlama durumu mu bu bilmiyorum; ancak bu günlerde sürekli bir "insan bedeninin sınırları nasıl daha fazla zorlanabilir" düşüncesi hakim gibi filmlerde. 90-2000 arası çıkan filmlerde basit bir deepthroat sahnesi veya hardcore anal seks veya bir double peneteration sahnesi göklere çıkarılırken, bu günlerde cinsellikle alakası olmadığını düşündüğüm bdsm sahneler, double/triple fisting gösterileri gibi extrem kelimesinin bile hafif kaldığı sahneler cirit atmakta piyasada. 2000'li yılların başında alisha klass ve chloe nicole birlikte fisting içerikli bir sahne çektiklerinde kafadan avn ödülü almışlardı. aynı düşünce ile hareket edilse legalporno.com'un çektiği tüm filmlere deli gibi ödül yağdırılması gerekirdi. tabi bu bahsettiğim avrupa-amerika menşeili sektörü anlatmakta. hadi bir nebze hint sektörünü de katabiliriz bu işin içine; ama japon sektörüne değinmiyorum bile. sebep : (bkz: never nuke a country twice)
işin bir de çizim/çizgi roman boyutu var elbette. orada işler çok daha ilginç hale gelmekte. 2010 sonrası ortaya çıkan ve "booru" adıyla bilinen resim paylaşım siteleri ve digital painting sistemlerinin basileşmesi ile ciddi bir porno çizgi roman patlaması yaşandı. rule34 hem site olarak hem de kural olarak kendine gerçekten bir alan sağladı ve katlanarak, artarak büyüdü. e haliyle ben de boş durmadım, eskisi gibi harddisklere doldurmak yerine 50gb'lık bir mega.nz cloud hesabını doldurdum bu serilerle. reklam sitelerinden link haline getirip 3-5 tl sigara parası kasmak güzel oluyor ara sıra.
porno sektörü içerisinde bir de "hikaye" mevzusu var ki 50 shades of grey denilen sıçmık kitaplar çıkana kadar kimse sektöün bu kısmını keşfetmemişti. bizim ülkede ise kalem tutmayı beceremeyen gerizekalıların yazdıkları, ihtimalleri zorlayan, beyin yakan hikayeler sebebiyle olay tamamen karikatürvari bir havada kaldı . bazen diyorum fantastik öyküler yazmak yerine porno hikaye mi yazsam diye; ama üçüncü sayfadan sonra hevesim kaçıyor hep.*
****
şöyle yazdıklarıma bakınca porno ile içli dışlı bir hayatım olmuş bu güne kadar bariz bir biçimde. hayatımın her döneminde kendine bir alan bulmuş bu zımbırtı. biraz merak biraz para biraz hormonlar vs. derken bu günlere geldik. bir oynamadığım kaldı filmlerde, o da bu saatten sonra zor. şahin k. abimiz bile gitti rusya'ya yerleşti zaten, benim de hevesim kaçtı.*
işin komedi kısmını veya ticari boyutlarını bir kenara bırakırsak, porno'nun, belirli koşullar altında son derece fayladı olduğu düşünüyorum. geçtiğimiz yıllarda celal şengör porno faydalıdır dediğinde millet hücum etmişti kendisine "böyle ahlaksız şeyleri nasıl yararlı görürsün" diye. daha önce türkiye'de seks hakkında yanlış bilinen şeyler/#27491'nolu* girdimde bir konudan bahsetmiştim: (özetle) cinsellik konusunu her anlamda tabu olarak gören kapalı bir toplumda insanlar sevişmeyi nereden öğrenecek? 20'li yaşlarına gelmiş bir erkek daha partnerinin neresine dokunması gerektiğini bilmiyor; yine aynı yaşlara gelmiş bir kız, yatağa girdiğinde ne yapacağından bi haber, bacak arasına sadece işemek için kullanmaktan öte gitmemiş. bu ülkede 30'lu yaşlarına gelip de hayatında mastürbasyonun m'sini duymamış kadınlar var. hayatı boyunca cinsellikten korkutularak uzak tutulmuş bu yüzden vajinismus gibi psikolojik korkuların pençesine düşen binlerce insan var.
isanlar sevişmeyi nereden öğrenecek? en büyük problem bu bence.
windows değil ki bu her ayın ilk salı günü güncelleme gelsin, parça parça bilgiler yüklensin. e bu insanlara vahiy yoluyla bu bilgiler tebliğ de edilmeyecek... ne yapcaklar peki? nasıl öğrenecekler?
"porno bir ihtiyaçtır" lafının asıl anlatmaya çalıştığı şey bu.
1980-2000 arası doğan nesil her anlamda "deneyimsel" bir nesildi benim gözümde. teknolojinin sıçrayışına şahit oldular. hem eskiyi hem yeniyi öğrendiler. eski yöntemleri bilerek yeniyle bağdaştırlar; aynı zamanda eskinin prangalarından kurtulamayarak yeniyi zincirlemeye çalıştılar. evdeki porno cd'leri ilk yakalattığımda annemden yediğim dayak bunun nişanesidir benim için. etesi gün okula gidememiştim vücudumdaki morluklar ve ağrılar yüzünden.
2000 sonrası nesil ise çok çok farklı.
-bu nesil konusunda bir anektod olarak belirtmek isterim ki %90'nın gerizekalının önde giden, zombimsi, aptal ve dayak atıla atıla öldürülmesi gereken bir güruh olduğunu düşünmekteyim. bu bebelerin aptallıkları, bilgisizlikleri, troll kültürleri ve sığ beyinleri beni deli etmekte. bilgiye ve gelişime olan duyarsızlıkları; kas, ün, para ve ego düşkünlükleri sebebiyle insanlık tarihinin en vasat, en utanç duyulası ve tiksinilesi nesli olabilirler. nefretimi kustuğuma göre devam edebilirim-
2000 sonrası nesil ise çok çok farklı; bu fark ellerindeki teknoloji sayesinde, aile/çevre müdahalesine kapalı daha özel bir alan içerisinde yaşayıp, bu alandan istedikleri her türlü bilgiye ulaşabilmelerinden kaynaklı. bu çocukların 1980 öncesi ve 1980-2000 arası nesil gibi %100 deneysel takılmaya ihtiyaçları, sıfırdan keşif yapmalarına gerek yok. intenret üzerindeki materyallere ulaşmaları o kadar kolay ki, diğer insanların neler yaptıklarını rahatlıkla görüp deneyebiliyorlar. bu sebeple -öyle zannediyorum ki- 2000 sonrası nesil cinsellik konusunda çok daha özgür, çok daha bilinçli ve çok daha mutlu bir hayat sürecek bir önceki nesle göre. en azından internetten öğrendikleri sayesinde kızlar yatağa girince kızılay çadırında kan veriyormuş gibi durmaktan daha öteye gidebilecekler. erkekler de bir kadının neresine nasıl dokunulması gerektiğini bilerek hareket edecekler. (bu konuda hala tereddütlerim var ama umarım yanılıyorumdur bu tereddütler konusunda)
işin eğlencesi tamam, bilgilenme kısmı da tamam; peki insanlar extrem ve insanın aklını yerinden oynatacak materyallerden nasıl uzak duracaklar? diye sorulacak olursa, işte o konu fazlasıyla karışık... porno dünyası gerçekten ucu bucağı olmayan karanlık dehlizlere sahip. ipinizi kopartıp daha fazlasını istediğiniz anda sizi insanlıktan çıkartabilecek görüntülerle ve bilgilerle başbaşa bırakabilir. bu yüzden insanın -her konuda olduğu gibi- bir otokontrol mekanizması geliştirmesinden, iyi ve kötü'yü ayırt ederek bu sularda yüzmesinden daha iyisi olamaz diye düşünmekteyim; ancak şu bir gerçek ki, internetin kontrolsüz ve sınırsız dünyasında sadece pornoyu değil, herhangi bir olayın aşırılığını engellemenin bir yolu yoktur. en sağlan engel yolu insanın kendisini frenlemesidir.
"gölgenin orada var olduğunu bil; ama gitme. gidersen, geri dönemezsin. ondan daha karanlığını ise bilmek isteme." düşüncesiyle hareket etmek benim kendi yöntemimdi. bu güne kadar da işe güzel bir şekilde işe yaradığını düşünmekteyim.
bu da böyle bir anı-hayat-felsefe-aforizma yumağı şeklindeki eyyorlamamadır.
(ne yazmışım amk; başkası yazsa okumaya erinirim)
edit: yazım hataları giderilip, bazı kısımlardaki üslup bozuklukları giderildi.