temelde antik yunanda ortaya çıkmış ve sonraki süreçte değişen ekonomik koşullarla birlikte altı dolup boşalmış bir kavramdır. ilk ortaya çıktığı süreçte, antik yunanda sadece yunan gensine mensup kişilerin haklarını barındıran bir sistem iken günümüzde çoğunluğun taleplerinin yerine getirilmesini sağlama biçimidir. fakat demokrasi de bir takım handikaplar içeren bir sistemdir. içinde bulunduğu ülkenin ekonomik gelişmişliği demokrasinin boyutlarını belirler. şöyle ki eğer gelişmekte olan ve içerisinde farklı azınlıklar barındıran bir ulus devlet iseniz, çoğunluğu oluşturan etnik kökenin pratikte daha eşit bir demokrasiye sahip olması kaçınılmazdır. çünkü önce büyük şehirlere yatırım yapılır ve önce major olan etnik köken istihdam edilir. sonra sistem büyüdükçe yatırım alanı genişledikçe diğer etnik kökenler de üretim sistemine dahil olmak zorunda olduğu için onların da major etnik kökenle aynı haklara sahip olma sorunsalı doğar ve demokrasi onlar için de daha eşit işlemeye başlar. bu 1800ler ingiltere'sinde de böyle olmuştur, günümüz türkiye'sinde de... fakat eğer ülke tüm toplumun ihtiyacı olan üretimi yapabilecek büyüklüğe ulaşmışsa bu noktada toplumdaki her birey toplumu eşit derecede yeniden üretebildiği için sistemle olan mesafesi aynıdır ve eşitliğin daha oturduğu sistemleri görmek ancak bu noktada daha mümkündür. farklı etnik kökenlerin, farklı cinsel eğilimlere sahip kişilerin ayrımcılığa maruz kalmadığı toplumlar büyük ölçüde gelişmiş üretim araçlarına sahip ülkelerde mümkündür ve baktığımızda bu ülkeler mevcut demokrasinin erişebileceği örnek noktalar olarak gösterilirler.