Fazla söze girmeden ekşide karşılaştığım bir entry'i buraya bırakıyorum...
komedi tadında dram dizisi.
bu diziyi iki yıl önce duymama rağmen izlemek için yeni fırsat bulabildim. tüm bölümlerini bir ayda bitirdim ve bitirdiğim günden beri burada hakkında yazılmış dizi ile alakalı alakasız tüm entarileri okumaya başladım. * kendi entarimi girebilmek için önce tüm entarileri okumak istedim ama kafamda öyle şimşekler çaktı -sabahın şu kör saatinde- öyle şimşekler çaktı ki anlatamam, dayanamadım sizlerle paylaşmak istedim.
öncelikle başta neden bu kadar geç izlediğimi açıklamak isterim. ':merak etmiyorsanız bir sonraki değil ondan sonraki paragrafta kafamdaki şimşekleri anlatacağım ona geçebilirsiniz' diziyi iki yıl önce bir arkadaşımdan duydum. internette sohbet ederken sohbetin en güzel yerinde; "neyse ben dizi izleyeceğim. çok güzel bir yerinde kaldım" dedi. "bu dizi ne ola ki?" diye sorduğumda "leyla ile mecnun! çok güzel dizi, tavsiye ederim." dedi. tabi o zamanlar ilk sezonlar sanırım, bal dök yala yani. yurtta internetten mahrum olduğum için izleyemedim. sonra da unuttum gitti zaten. yaz tatili için evime döndüğümde bu kez abim başladı. "psifizikopatim, leyla ile mecnun diye über dizi var trt 1 de." "hangi gün yayınlanıyor?" "pazartesi de sette kavga çıktı. üç eleman atıldı araya girdi şimdi. bakalım ne zaman başlayacak" her neyse, dizi başladı. abimle birlikte baktım bir kaç bölümüne saçma, komik değil. mecnun diye bir adam var, iki tane de kız, mecnun; bir ona koşuyor bir buna. kimi sevdiği de belli değil. abime soruyorum anlayabilmek için "kimi seviyor bu?" diye o da her seferin de; "ben de bimiyorum, belli değil ki" diyor sürekli. saçma bir cümle geçiyor, abim yarılıyor ekşici tabirle; sandalyeden düşüyor gülmekten, bana komik gelmiyor arkadaş. sonuç olarak saçma diyerek ta ki bu yıla kadar izlemedim. sadece eve gittiğim zamanlar abimin izledikleri bölümlere bakmak zorunda kalıyor ve sıkılıyordum. bu yıl ne mi değişti. yurda internet bağlandı ve ben son bir ay boş boş diplomamı beklemeye başladım. bari dedim hazır net var bir diziye falan sarayım. sonra leyla ile mecnun geldi aklıma belki dedim birinci bölümden itibaren izlersem bir şeyler anlarım. ve başladım... başladım ki ne başladım a dostlar günde en az 7-8 bölüm izliyorum. evde sınırsız netim olsa yeminle bu kadar çabuk bitirmez yaz tatiline yayardım bölümleri. ama bitirememekten yarım kalmaktan korktum. asosyal oldum... sabah akşam leyla ile mecnun... yurt arkadaşlarım kendileriyle hiç konuşmadığım için sitem etmeye başladılar. iki saatliğine dışarı çıkmak zorunda olsam içim acıyordu, bir bölüm izlerdim diye..
not: bu kısımda spoiler'lar olabilir... olabilir ne ya spoiler dolu burası... entryleri okurken dikkatimi çekti "saçma dizi, bunu izleyenler ne anlıyorlar anlamıyorum, çok duydum merak ettim baktım 10 dk dayanamadım vs." gibisinden entrylere rastladım. işte bu yüzden bu gibi entryleri lütfen rica ediyorum ortalardan tek bir bölüm izleyerek balıklama yazmayın. ben de sizler gibi düşünüyordum ama sorun bendeymiş işte, baştan izlemek gerekiyormuş, adamlar 1. bölümde yaptıkları bir şeyi getirip 42. bölümde espri malzemesi olarak kullanabiliyor. (bkz: birit varsa o da sensin) diziyi izlemeyen adam "ıyyy şu espriyi ben yapsam küfredersiniz. ne kadar ucuz bir espri. buna mı gülüyorsunuz siz?" gibisinden yakınmaya başlıyor. hayır arkadaşım ona gülmüyoruz. biz o sırada mecnunun 1. bölümde birit arama çabalarını, herkesi leyla gibi görmesini anımsıyor ve aslında ona gülüyoruz. yine bir örnek daha vermek gerekirse; 6. bölümde selen seyven diziye konuk oluyor ve aysel rolünü üstleniyor. aysel'le mecnun kanka oluyorlar. mecnun ona leyla'dan bahsediyor. o da; "hiç kıskandırmayı denedin mi?" diyor ve bu ikili leyla'yı kıskandırmaya çalışıyorlar. leyla kafede yalnız oturuyor ve bunlarda leyla görsün diye elli defa kafenin önünden geçiyorlar, nitekim mecnun leyla'nın farketmemesine sinirlenip yerden kocaman bir taş alıyor, tam atacakken leyla görüyor, mecnun'sa taşı bırakıp topukluyor. daha sonra leyla bu ikisini yolda görüyor - o ikisi farkında değil - ve kıskanıp peşlerine takılıyor. mecnun ve aysel aynı kafede leyla'nın oturduğu masaya oturuyor. bu sefer de leyla defalarca dikkat çekmek için kafenin önünden geçiyor hatta o da kıskandırmak için yoldan geçen bir adamın koluna girip geçiyor. farkedilmeyince o da sinirlenip taşı alıyor, tam atacakken ikisi de leyla'yı görüyor. leyla elinde taşla koşmaya başlıyor. bütün gün o taşı elinde taşıyor. arkadaşları taşı neden taşıdığını sorduğunda da ne bileyim ben diyerek çantasına atıyor.. tabi biz taşla eve gitmesini bir espri sanıyoruz haa ne kadar salak ya taşı çantasına attı mevzu kapandı sanıyoruz. ama burak kaptan bizi yanıltıyor o taşı getirip 26. bölümde gözümüze sokuyor. mecnun'un başka birisiyle evlenmesinden dolayı deliren leyla bağrına o taşı basıyor. sen sadece 26. bölümü izlediysen ayşecik'in yavrum filmindeki deli emine karakterine selam çakıldı sanıp oturuyorsun. bu gönderme komik bir gönderme gibi gelmiyor sana sonra gelip gülenlere şu selam çakıldı diye komik olmuyor diyorsun. evet belki o selam hoşumuza gidiyor ama asıl güldüğümüz şey 6. bölümü hatırlamak oluyor. daha sonra 27. bölümde görüyoruz taşı burak abimiz bir önceki bölümde aslında taşı hatırlattı, deyim yerindeyse gözümüze soktu. 27. bölümde ise uygulamaya koyuyor.mecnun'la arda'nın (aslında mecnun'un) pencere önünde beklemesine sinirlenen metin amca taşı onlara doğru fırlatıyor. bahçeye düşen taşı ise onların taşıdıkları anılardan faydalanarak aşkı keşfetmek isteyen uzaylılar alıyor. tabi en beğenilen hikaye bizim elemanların ki oluyor. sonrası olaylar olaylar... sen bunu izlediğinde ne saçma uzaylı falan diyorsun ama bize taşın üstündeki anıları fragman halinde gösterirken aslında 27 bölümü birden anımsatıyor ve biz bunu seviyoruz. taş uzayda kaldı gitti, bitti derken.. o taş 32. bölümde mecnun'un kafasına düşüyor. işte böyle bu ve bunun gibi örnek çok bende mesajı almak isteyenler zaten almışlardır. almak istemeyene de 500 tane örnek yazsam kafi gelmez..
evet şimdi şimşeklere dönebilirim. yine spoilerlar spoilerlar... şimdi arkadaşlar 102. bölümü anımsayacak olursak. bu bölümde ismail bir kafede çalışmaya başlıyor. kafede de iyi bir falcı var. ismail'e "bir gemi görüyorum, kıyıya yanaşmış bir gemi.." diyor. ismail bundan etkilenip heyecanlanıyor ve falcıyı çok iyi bir falcı diye arkadaşlarına anlatıyor. sonuç olarak hepsi -erdal bakkal hariç malum bakkalını bırakamıyor- falcıya koşuyor. tabi biz sadece mecnun'u görüyoruz. mecnun falında leyla çıksın diye akşama kadar 62 fincan kahve içiyor, ama falda bir türlü leyla çıkmıyor. falcı da "artık kabullen belki kaderinde leyla yok" diyor. buna kafayı takan mecnun durumu leyla'ya anlatıp dedeye gidiyor ve kendisini geleceğe göndermesini istiyor. gelecekte ise boş evde uyanıyor. erdal bakkal kapalı. erdal bakkalın önünde yavuz'la karşılaşıyor. yavuz sinirlenerek sen benimle dalga mı geçiyorsun diye mecnun'a saldırıp gidiyor. leyla'nın iş yerine gittiğinde ise iş yeri başkasına devredilmiş ve leyla'nın yurt dışına gittiğini öğreniyor. acaba yalnız mı gitti, benimle mi gitti diye merak ediyor ama bunu öğrenemiyor. gelecekle ilgili merak sadece mecnunda değil tabi mecnun'un söylediklerinden işkillenen leyla'da dededen kendisini geleceğe göndermesini istiyor. geleceğe giden leyla yine mecnun'un boş evinde uyanıyor. yine erdal bakkal boş. babasının iş yerine geldiğinde babasının iş yerinin adının yedinci oto lastik değil de suna turna oto lastik olarak değiştiğini görüyor. tabi biz burada suna turna'yı görmüyoruz. hidayet leyla'ya "sen yurt dışına gittikten sonra baban ankara'ya gitti oraya yerleşti" diyor. yani mecnun'un gittiği gelecek ile leyla'nın ki uyuşuyor. "mecnun nerde?" diye sorunca "leyla sen hafızanı falan mı yitirdin" gibisinden soruyor. leyla geçmişten geldiğini söylüyor ve oradan sonrası bölüm sonuna kadar bize gösterilmiyor. mecnun, leyla ile konuşurken leyla'da bir hüzün var. sanki sevdiğin birinin 6 aylık ömrü kaldığını öğrenir, diğer taraftan da belli etmemeye çalışırsın ya ha işte öyle bir ifade. mecnun hadi yurt dışına gidelim dediğinde sorup sorgulamadan hemencecik tamam olur gidelim diyor. normalde leyla'nın bu isteğe tepkisi nasıl olurdu; "saçmalama mecnun ne yapacağız yurt dışında, hem babam, iskender amca, ismail abi ne olacak?" diye sorgulamaya başlamaz mıydı? hayır yapmıyor tamam gidelim diyor. tıpkı ölmek üzere olan birinin son isteklerini yerine getirir gibi. mecnun gittiğinde ise leyla'nın gelecek gezintisinin devamını görüyoruz. üzgün bir şekilde hidayet'in yanından kalkıyor. mezarlığa gidiyor, mezar taşını göremediğimiz bir mezara oturup ağlıyor... 103. bölüm yani sezon finalinde leyla dedeye" geleceği değiştiremez miyiz?" diye soruyor. ama ne gördüğünü söylemeye dili varmıyor sadece "katlanılamayacak şeyler gördüm" diyor. dede de; "gelecekte olacakları ancak bugün yaptıklarınızla değiştirebilirsiniz. sen de mecnun da aynısınız geleceği düşünerek bugünü yaşayamıyorsunuz ve mutluluğu kaçırıyorsunuz" gibisinden bir şey söylüyor. kız gittikten sonra ise karabasanla aksakallının muhabbeti daha ilginç "bu leyla gerçek mi yoksa serap mı?" diyor karabasan. aksakallı ise "bu seni hiç ilgilendirmez!" diye sert çıkıyor. şimdi öncelikle şunu belirtmek gerek ki eğer leyla'nın gördüğü mezar mecnun'un mezarı ise ne olursa olsun mecnun ölecek. zira 31. bölümü hatırlarsanız mecnun leyla'yı kurtarabilmek ve geri getirebilmek için bir çok şey deniyordu. en sonunda leyla ile hiç tanışmamış olmayı bile denedi. sonuçta o gün o kız isteme gecesinde leylayı görmezse aşık olmayacak, bütün bu olaylar olmayacak ve leyla ölmeyecekti. ama ne yaparsa yapsın her seferinde leyla yine öldü. aksakallı ise "ne yaparsan yap evlat, bunu değiştiremezsin, leyla'yı geri getiremezsin, her insana verilmiş bir ömür vardır. bunu kimsenin uzatmaya ya da kısaltmaya yetkisi yok ." gibisinden laflar söylüyordu. bu durumda ne olursa olsun mecnun ölecek. şimdi son bölümü irdelemeye devam edelim. dostoyevski'miz var değil mi bizim aslında o kim. hepimizin bildiği üzere burak aksak. az sakallı dosto'ya; "senin dizinde de hep erkek karakter var dizi tamamen erkek karakter dizisi oldu" gibisinden bir şey söylüyor. dosto bunu kabul ediyor "dizi at kokuyor artık senaryo şişti ilerlemiyor" gibisinden bir şey diyor ve dosto'yu en son "senaryo yazmak bana göre değilmiş" diyerek ayrılırken görüyoruz. ve aksakallı karabasanla oynadığı oyunu kaybediyor. aslında orada satranç sadece bir sembol, dizi boyunca olan her şeyi özetleyen bir sembol. diziye en başından beri baktığımızda aksakallı ile karabasan bir oyun oynuyor zaten. karabasan bir hamle yapıyor, aksakallı ise karabasanın bu hamlesini ekarte etmeye çalışıyor. oyunu kaybettiğinde aksakallı; "tamam sen kazandın karabasan. ama bak bunun onlarla hiç bir ilgisi yok. hiç kimseye zarar vermeyeceksin." diyor. karabasan ise "ben kimseye zarar vermeyeceğim aksakallı. sen zaten bu oyunda ilk hamleyi yaparak onların sonunu hazırladın. şimdi otur ve kaybetmenin keyfini çıkar." diyor. peki aksakallının yaptığı ilk hamle neydi? leyla ile mecnun'u doğduğu gün aynı yatağa koymak değil mi? eğer ilk hamleyi geri alabilirse leyla, mecnun'un kaderi olmaktan çıkar ve böylece mecnun perişan bir hayat sürmekten kurtulur ve karabasan'ın söylediği gibi son leyla serapsa (ki muhtemelen öyle lunaparkta, evde ve leyla'nın mezarında ellerinde kum görüp sonra kendini yine çölde bulması) günümüz tarihine gelinebilir. bildiğiniz üzere leyla öldükten sonra dizi 1 yıl sonra diyerek başlamış ve günümüz tarihinden hep 1 yıl önde gidiyor, bu da haliyle senaristin işini zorlaştırıyordu. yine de bu konuda kararsızım zira nurten rolünü oynayan nalan kuruçim'in gerçek hayatta da hamile olduğu ile ilgili haberler duydum. üşenmedim araştırdım 12 ağustos 2012 haberlerine göre 7 haftalık hamile olduğu söylenmiş yazılmış. bu tarihte 7 haftalık hamile olsaydı şimdiye çoktan doğurmuş olması gerekirdi. günümüz tarihine dönülürse bence nurten'i de, yeğenini de, ismail abi'yi ve hatta eylül'ü de aramazda göreceğiz. açalya devrim yılhan'ın sezon finali gecesi attığı "her bitiş. yeni biş başlangıç şimdi. teşekkürler l&m" ':twitter.com/... twiti bizi şaşırtmak ve yeni sezonda sürpriz yapmak için kurulmuş bir komplo olabilir. 3. sezonun başında fragmanlarda "leyla ile mi mecnun" demişlerdi. hatta bir çok insan acaba dizinin adı mı değişti gibisinden soru işaretlerine gark olmuştu. yeni sezonda bu sorunun cevabını hayır olarak öğrenebiliriz. hatta söylediğim gibi olur da aksakallı hamlesini geri alırsa yeni sezonda mecnunu ali olarak görebiliriz. zira 1. bölümden hatırlayacağımız üzere iskender oğluna babasının adı olan ali nazik ismini vermek istiyordu. burak aksak sezon finali akşamında twitter'da leyla ile mecnun / hikayenin sonu diye bir twit paylaşmıştı':twitter.com/... bu twitten çıkarımlarıma göre de yeni sezonda bambaşka bir hikaye izleyeceğimizi düşünüyorum. çünkü gerçekten senaryo şişti ve insanlar artık farklı leyla görmekten sıkıldı. sedef ile şirin geldiğinde de hatırlarsanız leyla ile mecnun konsepti biraz bozulmuştu. yani l&m ye bir leyla şart oluyordu. eğer mecnun, mecnun olmazsa diziye yeni bir leyla koymak da şart olmaz ve tam anlamıyla sıfırdan başlamış bir hikaye izleyebiliriz.
not: ne yazdım be yemin ediyom şu an kendimi zamanın ötesine göndermek istedim..