içinde anason olmasa iyi içki aslında.
ben ufakken; havalar ısındığında, sıcaktan bunaldığımızda içelim diye buzdolabına cam şişeyle su konurdu evde. haliyle, bu cam şişelerde ya cola, ya da rakı şişeleri olurdu. yaratılış gereği miskin bir insan olduğum için, serinleme faaliyetini şişeyi kafaya dikme suretiyle gerçekleştirirdim.
günlerden bir gün buzdolabından aldığım suyu kafaya diktiğimde, akşamdan kalma rakı şişesini dikmişim kafaya. o anasonun gırtlağı yakan acılığı, her rakı gördüğümde içimi acı acı ısıtır hala. bu nedenledir ki, rakı içmem, sevmem, hatta ortamlarda kokusuyla sarhoş olurum..
anason da sevmem. nasıl bir damak tadıdır bilmem ama, girne'de poğaçaya, simite, hellime de anason koyarlar. bir kaç kez denk gelip yedi düvele sövmüşlüğüm vardır.
ufakken yaşadığım bu travma sayesinde bugün rakı içmiyorum, anason sevmiyorum ama ne hikmetse hala şişeyi kafaya dikiyorum.
bu da böyle bir anımdı...