turgut uyar'a ait bir şiirdir, "ey bilene bilene tükenen bıçak!./bir şeyler yap,/eskimeden gökyüzünün kutlu maviliği..."
unutulmaz
derin, mavi gözlerdi bütün akabakan. ak, büyük avcılardan
gizlenmiş bir geyikti.
o zaman bütün istanbulistan vizansiyadan kalan sarıdaydı.
vizansiyanın rengi eski bir yapraktır.
düşünün bir surarkası sokağında binüçyüz yıl kaldık.
asmalar karardılar, öldüler,
çılgın taşralar gelip geçtiler
biz durduk, ölmedik.
atmeydanlarına sığmayan bunaltılar, marangoz tezgâhlarının
ardına sokulup, aslankafalı koltukbaşları, denizbabası
tasvirleri, meşin önlük, pergel, incirrakısı, evlilik, saat kaç
ve hadi bakalım adalara...
üçyüzonsekizbinyediyüzseksensekiz parça gemi donattılar
unulmaz, deli bir âşığın kararmış akşamüstü dikildi önlerine.
durdular.
düşünün, daracık bir surarkası sokağında 1300 yıl kaldık
hiç çıkmadık, hiç çıkmadık, hiç güneş, hiç ağaç, hiç çıkmadık,
1300 hiç çıkmadık...
yakıntısı
ey kahraman deniz, ne zaman düşünsem karşımdasın ölçüsüz
yalvaçlığınla!.
ey en tatlı sevişlisi yaşamış kadınların!..
büyük karanlık çöküyor ve hâlâ eksiklerim var benim.
bu uçurumsuz ve deneysiz gidip gelmelerde.
"bacağıma bıçak sokuyorum. etimin ağır ağır düzelmesini,
yenilenmesini, onun o gizli ve kutsal savaşını hazla izliyo-
rum. sonra bir daha."
yabancı bir canın yaşarlığı hep köşebaşlarında,
doğumum, durmadan doğumum başlıyor benim...
ey bilene bilene tükenen bıçak!.
bir şeyler yap,
eskimeden gökyüzünün kutlu maviliği...