1. için yekta bey'in-gönül adamı'nın öz geçmişi,


    "istanbul'a hayranlık dolu sevgim ve klasik musîkîye delicesine merakım beni kadim musiki üstadlarının yaşadığı, neyzen aziz dede'ler, tanburi cemil bey'lerle dopdolu efsunlu hayatlara yöneltmiş ve buradan yola çıkarak "gönül adamı" karakterini çıkarmamı sağlamıştır... yirmi küsür senedir çizdiğim gönül adamı istanbul'da doğdu... ismi yekta olan kahramanımız son büyük musiki üstadları tarafından ve "istanbul yokuşlarındaki, çarşılarındaki bilinmeyen, günümüz deyişiyle popüler olmayan" sanat erbablarınca tevazu ruhuyla tanburi ve neyzen olarak yetiştirildi. yekta bey, musîkî ustası ve büyük bir sanatkar olmakla birlikte günümüz maddiyat dünyasında güç şartlarda hayatını sürdürmektedir. ahşap evlerin çevrelediği bir boğaziçi semtinde eski bir evde oturmaktadır, "kısmet" isimli sandalıyla tuttuğu balıklarla ve boğaz tepelerindeki ender kalmış çayırlıklardaki ebegümeci, labada gibi bitkileri toplayıp zar zor geçinmektedir... mahallesindeki devamlı yardımlarına koştuğu bir avuç komşusu, son kalan birkaç kadim esnaf ve paris'ten gelip sırf ona ve sanatına hayran olan ve istanbul'a yerleşen araştırmacı, müzikolog fransız dostu jan piyer dışında kimse gönül adamı'nın farkında değildir... çünkü maddi hırslarla dolu, sert bir dünyada kimsenin böylesi bir yumuşaklığa tahammülü yoktur, dolayısıyla gönül adamı'nı ve onun aşk ateşini fark edemezler, göremezler... bununla birlikte müzikolog jan piyer bu duruma çok üzülmektedir, çünkü onun sanatını ve müziğini hayranlıkla incelemekte ve büyük bir musîkî ustası olduğunu bilmektedir. paris'te olsa bu sanatıyla krallar gibi çok iyi şartlarda yaşayacağını söylemekte ve onu sürekli sorbon üniversitesi müzikoloji bölümünde kürsü almaya ikna etmeye çalışmaktadır ama nafile gönül adamımızın gönlünün yegane aşkı istanbul'unu bırakması mümkün değildir ve dişinden tırnağından arttırıp ekmekle, simitle beslediği her daim aç martılarını bırakıp gitmeyi bir an bile düşünmez... onun isteği bilinmek, fark edilmek, çok iyi şartlarda yaşamak değildir, o bir gönül adamıdır, aksine onun isteği, benlik duygusundan kurtulmak, bir pervane gibi kandilin etrafında dönerek aşk ateşiyle yanmaktır. zira varlığın tek nedeni aşktır. bundan başka her şey gelip geçicidir... bu zeminde jan piyer'le sürekli doğu-batı felsefeleri hakkında tartışırlar...

    bu arada gönül adamı'nın çevresindeki büyülü dünya hızla değişmekte ve yok olmaktadır. bir bir kepenk kapatan eski esnafları ve bir bir yanan ahşap evleri korumak için elinden geleni yapmaktadır... gönül adamı'nın da kısa öz geçmişi budur..."

    kaynak
    #2989 ma icari | 8 yıl önce (  7 yıl önce)
    0eser karakteri