Uzun zamandır hayatın hızına yetişemiyorum. Müziğin hızına yetişmekse hayli zor. Bir süre zamansızlıktan özenle seçerek bir şeyler dinlemek yerine spotify'ın sunduğu müzikleri dinlemekle beraber, arada bir gelen Türkçe rock şeytanlarını doyurmakla meşguldüm. Fakat artık buna bir dur demek gerek, çünkü beni ben yapan müziğe ara verdiğimde, kendimden de bir o kadar uzaklaşmış, yaşamın bana sunduğu vasat tatlara eyvallah der halde buluyorum kendimi.
Müziğin hızına yetişmek zor demiştim, cidden çok zor. Sevdiğim gruplardan onlarca yeni albüm, sevdiğim türlerden onlarca yeni grup çıkıyor. Ve ben önüme düşen ve bana keyif vereceğini düşündüğüm her şeyi dinlemeye vakit ayırmak için kendimi stres altında bırakıyorum ve aslında bunu yenileri dinlemeyi sevdiğim için yapıyorum. Sevmek yaşlandırıyor :p
Buna da dur demek lazım, yaş geçiyor. Her şeye yetişmek mümkün değil. Biraz da dinlemekten zevk aldığım ama yeterince hazmedemediğim albümlere dönüyorum. Bunlardan biri de dark tranquility'nin 2007 çıkışlı fiction albümü oldu. Cidden durup düşünüyorum, yok böyle bir lezzet. Bilmiyorum son 3-4 yılda çok albüm kaçırdım, ama eskiler gitgide daha kıymetli oluyor gözümde. İsveç death metalini gösterişten uzak, melodik ögeleri bu kadar yerinde kullanan en baba gruplardan dt. Fiction döneminin kadrosu da nefis. Çok ayrılık olmuş o günden bugüne. Fakat ne olursa olsun dt, türünün en nadir örneklerinden.