bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
"kim demiş erkekler ağlamaz diye
buyrun meyhaneye ağlamazsam erkek değilim"
yeni bir tarafımı keşfediyorum bugün. evet bugün 5 kasım 2024. ankara trenindeyim, "ezbere bir türkiye haritası çiziyorum", hüngür hüngür ağlamak neymiş bunu keşfediyorum. irfan alış öldü bugün. artık onu anlattığımız yerlerde bu geçmiş zaman ekini ekleyeceğiz cümlelerimize. oysa daha 1 hafta önce konuşmuştuk "senin plağını ben göndereceğim, üstüne de bir şeyler yazarım" demişti. ilk plaklarına yani peyk grubunun 25. yıla özel çıkarttıkları plağa "salih benim ölmemi istiyor repo yapıyor" yazmıştı. o gün ne kadar da gülmüştük bu espriye. ama böyle bir günün geleceğini nereden bilecektik. o plağın arkasında espri ile yazılan o cümlerlerin bugün gelip boğazıma bir yumru, içime bir karanlık oturtacağını nereden bilecektik ki!
30 kasım'da doğdum ben. oldum olası doğum günlerine önem veren birisi olmadım ama yine de kutlandı doğum günlerim. kimisine ben de çok sevindim. kimisi ise anlamsızdı. ama bu kasım var ya bu kasım... o kadar çok şey aldı götürdü ki benden... gelmesin bir daha diye bekliyorum artık. her olan şeyi yılın bir ayına yüklemekle hata yapıyorum muhtemelen ama ne olacaktı ki başka. sevdiği birisini kaybetmiş bir adamdan mantıklı davranması beklenemez sonuçta.
ah benim irfan abim. gözlerindeki o ışıltıyı, iyi geçen konserlerden sonra çocuk gibi heyecanlanıp "çocuklar nasıl geçti" demeni, kulaklarımdan hiç gitmeyen ve hiçbir zaman gitmeyecek olan o ıslığını... o kadar unutulmaz şeyler bıraktın ki geride... hep ürettin, direndin, isyan ettin... öyle tatlı su solcuları gibi değildi seninkisi, kendin gibi sahiciydi o da... pandemi döneminde parasız kalan müzisyenler işlerini kaybederken, hatta kendilerini öldürürken sen çıktın olta dayanışma diye bir yer kurdun ve ışık oldun yüzlerce müzisyene. hakkın hiçbir zaman ödenmeyecek abi. bize kattıkların, sözlerin, duruşun, ıslığın ve en önemlisi de kendi bildiğini okuyan bu alçak şerefsiz sektöre bir kez olsun bile boyun eğmeyen o samimi tavrın ile hatırlayacağız seni.
bugün iyikilerin yerini keşkeler aldı abi. keşke biz bunları yazmak zorunda kalmasaydık, keşke o plağın arkasına yazılmış sözler sadece bir espri olarak kalsaydı. keşke o şarkıları tekrar ve tekrar her defasında ağlayarak dinleyecek olmasaydık... iyi ki tanıdım seni irfan abim ama keşke böyle erken, böyle ansızın gitmeseydin...
ankara trenindeyim ve kendimi bir piç gibi hissediyorum. ıslıkları, şarkıları, sözleri ve en sahici tarafı gitmiş gibi dünyanın. yarın akşam geri döneceğim istanbula. zor da olsa perşembe günü kasımpaşa'da seni kaldırıp götürecekleri yerde olacağım. nasıl uğurlayacağım seni bilmiyorum. nasıl diyeceğim uğurlar olsun diye bilmiyorum. ferhan abi mahzuni'nin arkasından ferhangi şeyler'de "kendi gider sözü kalır ozanlar ölmez ölmez hü" derdi sazıyla. ben ne diyeceğim senin arkandan abi? ben nasıl veda edeceğim sana. sana da söylemiştim "senin gibi birkaç insan sayesinde yaşamaya ve mücadele etmeye devam ediyoruz" diye... şimdi nasıl daha katlanır yapacağız burayı ustam, nasıl katlacağız senin sazın ve sözün olmadan bu dünyaya?
hamiyet oyunundan sonra "alkışınız daim olsun" demiştim size. şimdi devrin daim olsun diyorum benim güzel canım abim. seni çok özleyeceğim abi çok!