1. Türkiye, Ortadoğu ve latin Amerika Halklarının sinefillerinin bile gönlüne taht kurmuş olan, arjantinli yönetmen 'ın selam çaktığı, katolik kilisesi büyük ödülü alan, türkiye’de Sadece Çok küçük bir laik-ülkücü kesim tarafından sevilmeyen, Katil olmaktan başka bir özelliği yokmuş gibi davranılan yazar, senarist, yönetmen, devrimci, siyasetçidir.

    eskiden ‘’devletin savcısını öldürdü’’ söylemiyle olaydan siyasi bir cinayet kurgulamaya çalışan klasik ülkücüler vardı. Şimdi ise yok kadın düşmanlığı yaptı, yok doğa düşanıydı gibi anakronik cambazlıklarla birilerinin aklını almaya çalışan, yeni nesil laik ülkücü yayıncılar piyasaya çıktı ve münazaranın içine truva atı olarak feminizmi katıyorlar, bir nevi femo-nasyonalizm kasıyorlar.
    belki ''ok katildi. Siz de sevmeyiverin. swh.'' deyip umursamamak lazım, bilemiyorum. mecedes'e binen bitakım şalvarlı ev sahiplerine, bmw'ci kekolara karşı bir kıskançlık hissi duyuyorsanız, kıdemli bir kaynakçı sizden 2 kat daha çok para kazanıyorsa ve siz de ''o parayı ben haketmiştim, asıl benim bunlara karşı borum ötmeli'' diye çıldırıyorsanız bunda çirkin gıral'ımızın ne suçu var. swh.


    ''katil''
    bu adam adana köylüsü olarak doğdu, ergenliği 1950'lerin başına denk geliyor. filmlerini izlerseniz (özellikle umut, sürü) belki anlarsınız. Özal dönemine kadar ülkenin bütün köylerine elektrik bağlanıp bağlanmadığı bile kafamda bir soru işaretidir. vakti zamanında kent tarihi dersi aldım, ödev için ankara şehrinin kıyısındaki bir amcayı dinliyorum; gençliği pancar satmakla geçmiş, başka bir şey anlatamıyor. anca özal döneminde gün yüzü gördüklerini söylüyor. 1970’lerdeki türkiye’nin kapitalist mi yoksa yarı-feodal mi olduğu tartışmalarının çıkmasına şaşırmamak gerek. 1960'larda karadeniz ve iç Anadolu köylerinde jandarmayla anlaşıp hırsızların elini kesen, halen kendince bir şerri hukuku uygulamaya çalışan adamlar var. adana gibi sınıra yakın bölgelerde yaşananları tahmin etmemek zor değil. ki xx. Yy’da dünyanın hemen hemen her yerinde, devlet sınırına yakın bölgelerde, periferide Köylüler hırsızlara, tecavüzcülere ve katillere yeri geliyor kendi cezasını kendi veriyor. takriben 20 yıl kadar önce Enteresan bir kaza sonucu bir tarım işçisini öldüren bir abimiz aileye ‘’kan parası’’ vermişti. çift sıfırlı yıllardan bahsediyoruz ama kan parası var, koğuş ağası falan var.. Dibine kadar kentli, karı kız peşinde koşan adam bile kan parası veriyor.
    özetle, zaman ve mekan farkından kaynaklı olarak sizden farklı bir hukuk ve adalet algısı ve arayışı. yılmaz güney budur.

    ''kadın düşmanı''
    60+ yaş grubunda olan adanalı teyzelere sorun bakalım 30-40 yıl önce kadın-erkek ilişkileri ne alemdeymiş. mesela adana’nın gelişmiş mahallelerinde dahi bir kadın, herhangi bir adamın arabasının ön koltuğunda görüldüyse ya aralarında bir akrabalık ilişkisi vardır yahut da en azından nişanlısıdır. başka lüksü ve cesareti var mı? Ki 2010’larda bile ‘’mahalle baskısı’’ tartışmalarının yapıldığı bir ülke gerçeği var. bir arkadaşımın sevgilisinin ailesi ilişkilerini onaylamadıkları çocuğun üstüne mafyayı saldığını hatırlarım. mafya, bu çocuğun takıldığı arkadaşlarını araştırmış ailesine rapor halinde sunmuş ki raporda benim adım da geçiyormuş (sene 2008). daha neler neler. bekaret testi mi dersin, kız arkadaşımla otururken fotomuzu çekip babasına ispikleyen adam var mı dersin. (sene 2009)

    şu bilgiler ışığında 1937 doğumlu adana, yenice nüfusuna kayıtlı bir adama ‘’namus davası’’ yüzünden cinayet işledi diye -başka bir kimliği yokmuş gibi- ikide bir katil demek, tüketim toplumu ve ruh hastalığı ürünü bitakım yanki seri katilleriyle bir tutmak adil değildir.

    edit:imla
    #291961 zil 130 | 5 ay önce (  5 ay önce)
    0aktör