adı süper, içi bomboş lig. alt ligleriyle birlikte suud liglerinden hiçbir farkı yok bu ligin. kural tanımazlara karşı ne yaparsan yap; hiçbir şekilde adalete yaklaşamıyorsun. bu da yetmiyor; hangi istanbul takımına karşı iyi oynasan "ama siz bize böyle oynayıp diğerlerine yatıyorsunuz" falan deniyor. şaka gibi resmen. dünkü algı operasyonundan sonra hiçbir televizyon kanalında spor programı izlememe kararı aldım. borç batağındaki istanbul takımlarını her sezon kurtaran bir devlet olmasa, biz de on yıllardır kahpe bizans demeyiz ama bunu bile götünden anlayanlara gene aynı on yıllar boyunca doğrusunu anlatmaktan sıkıldım ben artık. gene de, dünkü göztepe-fenerbahçe maçının öncesinde ve sonrasında olanları hiçbir anaakım medya kuruluşu objektif olarak göstermediği için ben size anlatayım istedim:
- maçtan önce "fener forması/bayrağı yakıldı" ayyukası komple yalan. zaten 1500 kişilik kontenjan verilen deplasman taraftarları maç başlamadan önce sahilde bağırıp çağırmaya, tam da bizimkilerin içip içip rahatladığı parkta toplanmış. kabaca; polis kordonuyla stada girmemeyi seçenler mahallede artislik yapmışlar. hiçbir şey yakılmadığı gibi, sözlü bağırış çığırışlardan başka da bi' bok olmamış. ama bunların medya gücü "vandallar gene iş başında" gibi saçma sapan şeyler üfürüyorlar.
- ali koç'tan hiçbir açıklama yok ama sahaya girme nedeni olarak boy boy, her yerde verilen "fenerliler stada alınmadı" açıklaması da komple yalan. yukarıda bahsettiğim gibi, hakları olan %5'lik deplasman taraftarı sınırını göztepe 500 kişi artırarak 1500'e çıkarmış. ama bunlar tutup 2000 kişi olarak gelmişler buraya. e, 500'ünün dışarıda kalacağı belli değil mi? neyin şovu bu? 1500 kişi de yokmuş statta zaten. bizzat deplasman tribünün yanında maçı izlemiş olanlar da bunu söylüyor, "dip dibe bile durmuyorlar, rahat rahat yayılmışlardı kendilerine ayrılan alana" diyorlar. 1500'ü bile dolduramamış adamlar tutup "500 kişi dışarıda kaldı" diyor. sahilde olay arayacağınıza polis kordonuyla stada gireydiniz keşke erkenden.
- ali koç'un mayıs ayında aldığı 90 günlük hak mahrumiyeti cezası 23 ağustos'ta bitecekken, herhangi bir spor müsabakasının içinde bulunması alenen suç. bunu da dile getiren bir tane anaakım medya kuklası görmedim, duymadım, okumadım. bir kişi de "ne işi var bu adamın stadın içinde?" demiyor, diyemiyor ama ben diyeyim: "ali-veli fark etmez; hak mahrumiyeti olan birinin stadın içinde ne işi var; hem de maç oynanırken?"
- anaakım medyanın birkaç yerde söylediği "maçın devre arasında sahaya inen ali koç ..." beyanı tümüyle yalan. maçın ilk yarısında, maç oynanırken, protokol tribününden aşağıya indi, sahaya da girerek deplasman tribününün önüne kadar gitti, orada birkaç saniye kalıp aynı yoldan (yani sahanın içine de girerek) geri dönmeye çalıştı. hatta, maç oynanıyor ve biz atağa çıkıyorduk. hakem maçı durdurdu lan, ötesi var mı bunun? sırf bu adam sahadan çıkabilsin diye durdurdu. fenerliler "tahrik edildik" falan diyor da, 20 bin kişilik göztepe ordusu sahaya inse n'apacaktınız acaba? tut ki, bir de gol attık tam da o sırada ve hakem oyunu durdurdu. olaylara bak sen sonra. bu işbilmezlik ve haysiyetsizlik bitmediği sürece, bu lig ve bizanslılık da devam edecek. her izmir deplasmanında başınıza "kendi yarattığınız" sorunlar geldi diye bize pöykürmeyin.
- ali koç'un sahaya indiğinden ittirildiği, düştüğü ve ayağa kalkıp soyunma odası koridoruna girdiği ana kadar çevresinde en az 20 polis vardı: bazıları sivil, bazıları spor şube, bazıları üniformalı düz memur. tekrar edeyim: hak mahrumiyeti olan bir adamı en az 20 polis korudu ve maç oynanırken sahanın içine girmesine izin verdi. bunu da eleştiren bir tek yorumcu görmedim. herkesin dili çatallaşmış sanırım.
- bizim kulüp yöneticisinin ali koç'u ittirmesinin savunulacak bir yanı yok. ev hapsi almış ama 2-3 yıl spordan men edilse daha iyi olacak. davası birkaç duruşma sürecektir bu hype bitene kadar.
maçın içindeki hatalara geçeyim:
+ attığımız ilk gol "buz gibi gol". ne ismail yüksek'e faul var ne de top taca çıktı. kubilay kanatsızkuş'u zaten sanırım bright osayi-samuel ittirdi öncesinde, o da ismail'e adeta dokunarak sıyrıldı bu iki oyuncu arasından. ben canlı izlerken taç olduğunu düşünmüştüm. orta hakem de özellikle taç pozisyonuna çok yakındı. faul pozisyonunda kubilay onun görüşünü engelliyordu. var'ın orta hakeme izlettiği açıdan da taç olup olmadığını anlamak mümkün değil. zaten bunu kesin olarak bilebilecek bi' teknoloji de yok dünya'da. verilebilecek taç kararı hariç (çünkü hiçbir zaman emin olamayacağız bundan), golün iptal edilmesi düpedüz şarlatanlık benim gözümde.
+ fener'in attığı penaltı doğru karar. bizim sol bek djalma silva yere düşerken faul yapmıyor ama elini kolunu da önündeki rakibe adeta kamçı gibi savuruyor. değdiği anda net faul ve penaltı zaten bu, tartışmasız.
+ allan saint-maximin'in koray günter'in bileğine bastığı pozisyona hakem de çok yakındı ama gene eyyama kurban gitti. son 20 dakikayı 10 kişi oynayan fener'i her türlü yenerdik biz 90+5'e falan kalmadan. şu pozisyon için var'ın orta hakemi çağırmaması da büyük facia. resmen üç maymun tiyatrosu oynandı ve sarı kart verilip geçiştirildi.
bu lig, güçlünün bile değil; sadece istanbul'un emrinde bir lig. bunu biz alt ligteyken de, burada da söylüyorduk zaten. 1 milyon euro maaş ödeyemeyecek finansal yapıdaki takımların 20 milyon euro maaşla hoca getirebildiği ve hiçbir kurumun laf edemediği, kap verilerinin tam da bu yüzden tamamen yanlış açıklandığı bir ortamdan bahsediyoruz. aynı çarpık durum, gördüğünü çalmaktan korkan orta hakemlerde ve önündeki ekrandan pozisyonun bilmem kaç açısını anında tekrar izleyebilecek var hakemlerinde de mevcut. bunlara laf eden istanbul takımı olduğunda 1 hafta boyunca gündem bu olurken, anadolu takımlarının anasını silen hakemcikler sonraki hafta gene maç alabiliyor. bu düzenin değişmesi için canı yanmış anadolu takımlarının maçlardan çekilmesi falan gerekiyor, başka türlü olmayacak. çarpık düzenin içinde adil olmaya çalışmanın da aptallık olduğunu düşünmeye başladım ben ama gene de "kahrolsun faşşolig" tavrımdan geri adım atacak değilim.
sonraki eyyamlı maçlarda anadolu takımı taraftarlarına bol bol sabır dilerim.