sadece boş, işsiz güçsüz insanların duyacağı bir his diye düşünülse de hiç alakası yoktur. çok meşgulken bile geliverir bir anda. aşırı daralırsınız, ne olduğunu da tam anlamaz öylece kalırsınız.
bir şey yapmak şöyle dursun elinizdekini bile bitirmek istemezsiniz. lanet olsundur kalsındır orada işte.
film veya dizi izlemek istersiniz ilk onuncu dakikada kapatırsınız, sarmaz. müzik açarsınız 20. saniyede değiştirirsiniz, ardından gelen şarkıya iyice gıcık olursunuz. dur aklımdaydı şu çekmeceyi düzeltecektim dersiniz o çekmeceyi görünce acayip bir sıkıntı basar içinizi. ne o müşteriyi aramak, ne o işle ilgilenmek hatta ve hatta ne o kadını-erkeği görmek istersiniz. hızlı hızlı yüzünüzü yıkarken aynadaki yansımaya bile uyuz olursunuz.
bu böyle sürüp gider. bir şekilde bu döngüden çıkabilirseniz harika; yırttınız. ama çıkamazsanız merhaba depresyon, merhaba anlamsızlık.
bir de benim gibi nihilist bir yapıdaysanız düşman başına. intihardan önceki son çıkış. ha ama nihilizmin böyle de güzel bir yanı var, intihar bile saçma gelir bana ve amaaan bir de kim uğraşacak şimdi der ruhum hep. bunları düşünürken daha da sıkılırsınız.
can sıkıntısı türkçe'deki en güzel tanımlardan biridir bence. can denen manevi varlığın aç bırakıldığında daha anlamlısı doğru beslenmediğinde yolunuzu nerelere kadar götürebileceğini gösterir.