cmk'nın 141 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup suç soruşturması ve kovuşturması sırasında kişinin bu soruşturma ve kovuşturma kapsamında haksız yere koruma tedbiri uygulandığı takdirde gündeme gelebilecek bir davadır.
buna göre;
- kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
- kanuni gözaltı süresi içinde hakim karşısına çıkarılmayan,
- kanuni hakları hatırlatılmadan tutuklanan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
- kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
- kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
- mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
- yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hallerde sözle açıklanmayan,
- yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
- hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
- eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbir alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
- yakalama veya tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan,
- yargılamanın yenilenmesi sonucunda hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilen,
kişiler bu davayı açabilir.
yargıtay ceza genel kurulu'nun 10/11/2015 tarihli ve 2014/123 Esas - 2015/380 K. sayılı kararı özellikle maddi tazminat yönünden açıklayıcı: ''Maddi tazminat ile davacıların malvarlığında meydana gelen somut bir azalma ya da kazanç kaybı, ödedikleri avukatlık ücreti gibi masrafların karşılanması amaçlanırken, manevi tazminat ile kişinin sosyal çevresinde itibarının sarsılması, özgürlüğünden mahrum kalması nedeniyle duyduğu elem, keder, ıstırap ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi düşünülmektedir. ...Herhangi bir işte çalışmayan kişilere verilecek maddi tazminatın hesaplanmasında gözaltında ya da tutuklu kaldıkları dönemdeki net asgari ücret göz önünde bulundurulmalı, serbest meslek sahibi olanların ne kadar kazanç elde ettikleri vergi dairesi veya ilgili meslek kuruluşundan sorulmalı, belli bir işyerinde çalışmayan, dolayısıyla aldıkları ücret ya da maaşı belirli olmayan kişilerin ise tarım veya sanayide çalışıp çalışmadıkları araştırılıp, bu alandaki asgari ücret üzerinden tazminat hesaplanmalıdır.''
yargıtay 12. ceza dairesi'nin 13/12/2021 tarihli ve 2021/4419 esas - 2021/8773 k. sayılı kararına göre davacının beraat ettiği dosyada avukatıyla yaptığı avukatlık sözleşmesi uyarınca ödenecek meblağın maktu vekalet ücretini aşan kısmı tazminata dahil edilmez. yine yargıtay 12. ceza dairesi'nin 30/04/2014 tarihli ve 2014/1256 esas - 2014/10581 k. sayılı kararına göre beraat davasındaki maktu vekalet ücreti, tazminata dahil edilmelidir. bu konuda başkaca yargıtay kararları: yargıtay 12. ceza dairesi'nin 29/11/2021 tarihli ve 2020/10198 esas - 2021/8357 k. sayılı kararı, yargıtay 12. ceza dairesi'nin 08/12/2014 tarihli ve 2014/7452 esas - 2014/24973 k. sayılı kararı. Anayasa Mahkemesi'nin 21/9/2023 tarihli ve 2019/38627 Başvuru Numaralı Ercan Emray kararında: ''35. Başvurucu, aleyhine açılan ceza davasında beraat etmiş olduğu gözetildiğinde bu yargılama sebebiyle avukata ödediği ücretin tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Başvurucunun mülkiyet hakkına ilişkin iddiasını Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 18/2/2019 tarihinden önceki içtihadına dayandırdığı anlaşılmaktadır. Yargıtayın 18/2/2019 tarihinden önceki içtihadı dikkate alındığında başvurucunun avukatına ödediği ücretin maktu vekâlet ücretini aşan kısmının 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında tazmin edilmesinin mümkün olduğu değerlendirilebilirse de anılan Dairenin 18/2/2019 tarihinden sonra içtihadını değiştirdiği tespit edilmiştir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 18/2/2019 tarihli ve 2018/8525 esas - 2019/2137 k. sayılı kararıyla, maktu vekâlet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması sebebiyle 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında tazmin edilemeyeceğini içtihat etmiştir. Bu içtihadın Yargıtayın sonraki kararlarında da istikrarlı bir biçimde takip edildiği görülmektedir. Bu durumda 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin başvurucunun avukata ödediği ücret için tazminat hakkı tanıdığı yolunda yerleşik bir içtihadın var olmadığı görülmüştür. 36. Sonuç olarak başvurucunun somut başvuru açısından Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan bir mülkünün veya mülkü elde etme yönünde yeterli hukuki temele dayalı meşru bir beklentisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.'' denmektedir.