bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
okb en basit formunda çok küçük yaşlarımda başladı. ortaokul yıllarında bir ara çok şiddetlendi. kafamdaki takıntıları dengelemek için sınıfta herkesin ortasında kompulsif hareketler yapıyordum. sıraları belli hizaya getirmek, prizleri kontrol etmek, televizyonu belirli konumda tutmak gibi şeyler. Bir ara o kadar yoğunlaştı ki bu takıntılar neredeyse yürüyüşüm değişti. Açıkçası tuhaf davranan bir çocuktum.
Normalde böyle garip davranışlar sergileyen bir çocuk diğerlerinin zorbalığına maruz kalır. Ama ben hiç bunu yaşamadım. Çünkü sıska görünüşüme karşın yaşıma göre çok güçlüydüm ve bunu diğer çocuklara çeşitli şekillerde kanıtlamıştım. Zaten o yaşlarda erkek çocuklar arasında hiyerarşiyi belirleyen iki şeyden birisi fiziksel güçtü.
eğer bu "koruyucu kalkanlarım" olmasaydı, acaba yaşıtlarım tarafından kim bilir ne kadar itilip kakılacaktım, bütün bunlar benim zaten çok hassas dengeler üzerine oturan psikolojimi kim bilir daha ne kadar bozacaktı...
Elbette bugün kaba güç -zaten bende ne kadarı kaldı bilmiyorum- yetişkinler arasında o kadar belirleyici değil. Ama en iyi eğitimli insanlar arasında bile en az onun kadar kaba başka belirleyici güçler var. Mesela saygı ve nezaket, zaafları görmezden gelmekse eğer yetişkinler arasında hiç birşey bunu statü ve zenginlik kadar iyi sağlayamaz. Gelgelelim ben ne birine ne diğerine sahibim. yine de insanların sahte nezaketini görünce bazen başka türden koruyucu kalkanlara sahip olup olmadığımdan şüpheleniyorum.
Gerçi Okb'nin dışarıya yansıyan belirtileri tamamen kayboldu ama itici bir melankoliğin (bazen çekilmez bir depresifin) tüm tuhaf formlarını sergiliyorum.ve hala biliyorum ki İnsanların bana iyi davranıyor görünmesi beni sevmelerinden ya da bu halime üzülmelerinden falan kaynaklanmıyor.
Peki Hiç mi gerçek sevgi, gerçek dostluk, gerçek aşk, gerçek bir sempati yok bu dünyada? Var ama istisna olarak. Kim bilir nerede ve hangi zamanda.
İnsanlık durumuna ilişkin gerçekten iç karartıcı bir tablo.