güzel değildir. olasılıkların sizin önünüze attığı bir bulamaçtır. bu olasılıkların sizi tutturması da sizin bok gibi bir hayat yaşadığınız anlamına gelmez. "sadece şanssızım" demek ise, iyimserliğe giriş 101'dir. bunun arası da yoktur, evet.
1 aydır hastayım neredeyse. "çorba yapanım bile yok" serzenişinin saçma mantıksal çıkarımları umrumda bile değil çünkü kendi içinde tutarsızlar. zaten ülkenin ekonomik durumu berbat. millet birbirinin üzerine basarak yükselme ve boğulmama derdinde; üzerine bastıkları eşiymiş, dostuymuş, en sevdiği dostuymuş, akrabasıymış; umurlarında değil. böyle günlerde, gecenin köründe eve çakırkeyif dönerken aklıma sürekli yüzdelik hesaplamalar geliyor. "en berbat günüm bugün benim. hayat sik gibi" diyen adamın bile bunlardan haberi olması lazım bence:
- ülkenin %20'lik en zengin kesimi ülkenin üretebildiği hacim olan bütün ekonomik pastanın %50'sinden fazlasını alıyor. senin benim gibi orta-alt sınıf olanlar ise adeta karın tokluğuna, ayda bir gece çıkmasına (ama 2 birayı geçmemek kaydıyla), haftada bir gece yemesine (ama kilosu 100 lira olan patatesli börekten 4-5 parça), sevdiceğe ayda 1 bi' boklar ısmarlayarak ilişki keyfini sabit tutmaya (meyhaneye kendi rakını götürsen bile kişi başı 300 lira ödüyor ve sadece 2'şer meze ve su alıyor; bunları da götüne sokup keyiflenmeye çalışıyorsun), 2-3 ayda bir gerçekleşen tanıdık düğününde takacağın gram altını bin takla atarak borçla harçla edinip onu da bir günde kaybetmeyle yaşıyor. haftada 3 gün çiğli-buca arasında spor salonuna gidip ev geçindirmeye çalışmak zorunda olan insan var ve evi kira değil. bütün bunları sırtlanan koca yürekliler, kendilerini en şanssız insanlar olarak görüyor. ülkenin %16,6'sının bu kadar berbat bir halde yaşadığını saçmalayarak ön görsek bile (ben demiyorum, tüik 8 mayıs 2023 raporu na göre bunu söylüyor) dünya'da bu halde yaşayan en az 1 milyar insan olduğu unutuluyor ("yoksuluk endeksi" denilen nane temmuz 2023 itibariyle dünya'nın %18'inin (1,1 milyar insan) devasa bir yoksuluğun içinde hayatta kalmaya çalıştığını söylüyor. "multidimensional poverty index" hakkında bilgilenerek "olm, aslında ölmüyoruz lan" demek ve sevinmek için tıklayın şu na.
- "ekmek 1 euro mu lan, iyiyiz aslında" diyen davarların algılayamadığı "ülkesel asgari ücrete bağlı ekonomik hacim"de ise dünya'da son sıralardayız ama en azından unun kilosu 20 lira (dolar bazında 70 cent). 6 bin lira olan kirası geçen yıl 3 binden, ondan önceki yıl 1250 liradan fırlamış olan kiracının ev sahibi "bu sene 20 bin lira düşünüyorum. aynı düşünmüyorsak evine mafya gönderiyorum" diyor (şaka değil, haberi burada ). adi suçun içeriğinin bile değiştiği ve süpheli açısından "dava yıllarca sürer, bana bi' bok olmaz" mantığının devreye girdiği, barınmaya çalıştığı yer, silahlı adamlara teslim etmek zorunda kalabileceğinin kanıtlandığı tarih tam olarak 16 nisan 2017'ydi. her türlü insani şartı eliyle iten bu tümüyle adaletsiz, tamamen haysiyetsiz sistemin içinde halen debelenerek yaşamaya çalışanların oranı bilinmiyor.
- 2022'nin en net özeti olan şule aydın'ın bu nefis videosunun da gösterdiği gibi, bu ülke insanının çözülmesi 20 küsur yıl önce başladı. çocukların siyasete, arapların ülke topraklarına alet edilmesi; kendisine ülkücü ve türkçü diyenlerin ülke yangın yerine dönmüşken sadece "orta asya atları"nı meclise taşıyabilme haysiyetini gösterebilmesi; vekillerin kendi yakınları için gene meclis çatısı altında torpil isteme genişliği gösterebilmesi; ülkede okuması için kamyonla burs alıp yurt dışında keyfi doktora yaparak vekil olanların gepgeniş bir utanmazlık gösterebilmesi; birilerinin, tarihte sırttan vurmanın kitabını yazmış israil'e ve arapların adının geçtiği iki devletten birine önce "siiiz hayinsiniz", ardından "ne lazım size? hemen verelim, siz de bize canlı ateşleyin" diyerek şerefsizliği gene aynı tarihe çakabilmesini deneyimledik. dahası da var ama yukarıdaki linki izleyiverin, kendiniz aydınlanın ya da unutmak zorunda gibi hissettiğiniz ayrıntıları hatırlayıp kahrolun.
- olasılıklar içinde bir insanın 2 ay boyunca aç kalarak yaşaması mümkünken, çocuğuna okulun istediği üniformanın pantolonunu alamayan babanın cebinde 20 lirayla intihar etmesi gene mümkündü. çünkü bunun adı hayattı.
- sikindirik varoluşsal sıkıntıları aynı sikindirik düzlemde ele ala ala cemaatlerin, aşiretlerin, tarikatlerin ülkenin göbeğine oturup her şeyi "master of puppets" gibi kontrol etmesi 100 yıl önce bile çepeçevre mümkün değilken, şimdilerde gencecik çocukların "nefes alamıyoruz" diyerek intihar videosu çekerek kendilerini öldürmeler i de mümkündü çünkü dini kullanmanın en etkili yöntemi paraydı. parayı veren her türlü dinin uzantısı olan sur'u üflerdi, üfletirdi.
bu ülke 10 yıldır bitkisel hayattaydı ama komadan uyanma emareleri de gösteriyordu. pandemiden hemen önce "boku yediniz, sadece ananızı değil; hayatınızı da silkeleyeceğiz" demeye çalışanlara karşı sessiz kalan vatandaşları sayesinde komadan uyanamayacağı tescillendi. pandemi ile birlikte ise, elinde "zaten uyanmayacaktı, bari fişini çekelim, daha fazla acı çekmesin" bahanesi hazır olanların sayısı milyon çarpanıyla birlikte arttı. son 3 yıldır ise, hiçbir hücresiyle içindeki virüslere karşı savaş vermeyen bir yaşlıya dönüştü. sanırım osmanlı'nın "hasta adam" dönemini çoktan geçtik biz. yeni model bir atatürk bile bizi kurtaramaz artık.
hayat ise, tüm bunlara gülüp geçerek "ulan göt, ben ebediyim, sen ise sadece bir fani ve kendin gibilerin bir araya gelerek kurduğu bir ülkesin. ya ne olacağıdı?" diyor. savaşı virüse karşı mı, yoksa hayata karşı mı vermek gerektiğini bilmiyorum ben artık. birinden birinde yenileceğimiz kesin ama hangisini seçersek kazanabileceğimiz de olasılıklara bağlı. olasılıklar da sadece hayatın lehine çalışıyor, yukarıda anlattığım gibi. tam bir "lose-lose" ve hepimiz bunun böyle gerçekleşeceğini bile bile yaşıyoruz bu berbat hayatı.
özetle; bana kilosu 70 lira olan patatesli böreği gecenin 01:22'sinde satın aldırıp yedirerek sabah işe gitmek için uyandığımda evde bitmiş rennie kutusunu çalkalayarak kendisine küfredeceğimi bilen ve şimdiden buna katıla katıla güle hayat; senin ağzına sıçayım ben! hem de yukarıdaki bütün berbat ayrıntılarınla birlikte ağzına sıçayım.